Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Mısır IMF’ye boyun eğdi: Devalüasyon kararı

Yayınlanma

Mısır, kredi anlaşması karşılığında Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği “reformları” hayata geçirmeye başladı. Mısır Merkez Bankası, olağanüstü toplanarak faiz oranlarını yükseltti ve para biriminin değerinin piyasada belirlenmesine izin verdi. Mısır son iki yılda para birimini dördüncü kez devalüe etmiş oldu.

Mısır, zaten zor durumda olan ancak Gazze’deki savaş nedeniyle daha da sarsılan ekonomisine kredi sağlamak üzere harekete geçti. Döviz kıtlığı yaşanan ve IMF’den milyarlarca dolarlık kredi arayışında olan Mısır Merkez Bankası politika faizini 600 baz puan artırarak yüzde 27,25’e çıkardı.

Ülkenin Para Politikası Kurulu, “enflasyonla mücadele sürecini hızlandırmak ve temel enflasyonda düşüş sağlamak amacıyla parasal sıkılaştırma sürecini hızlandırma kararı aldığını” söyledi.

Merkez Bankası ülkedeki resmi ve resmi olmayan para birimlerinin eşitlenmesinin “kritik” olduğunu vurguladı. Para biriminin serbest bırakılmasının ardından Mısır lirası, dolar karşısında yüzde 26,5 oranında değer kaybetti ve geçen yıl 30,9 bölgesinde işlem gören Dolar/Mısır lirası 42 seviyesine yükseldi. Böylece resmi kur, 45 civarında işlem gördüğü yerel karaborsadaki değerine yaklaşmış oldu.

IMF, Mısır’ı yaklaşık yüzde 30’luk enflasyonla mücadele etmek için para politikasını sıkılaştırmaya ve daha esnek bir resmi döviz kuru benimsemeye teşvik ediyordu.

Mısır’ın yaptığı bu değişiklikler, kredi ve yatırım için IMF ve Basra Körfezi’ndeki hükümetler tarafından talep edilmişti. Wall Street Journal’a göre dünyada en çok dış borcu olan ülkelerden biri olan Mısır, yatırımcıları cezbedecek ve uluslararası kredi kuruluşlarını memnun edecek mali reformlara başlamadığı takdirde önümüzdeki yıllarda temerrüde düşme ihtimaliyle karşı karşıya kalacaktı.

Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es-Sisi yıllardır bu hamlelere direniyordu ancak ekonomi ve Mısır’ın dış rezervleri Süveyş Kanalı’ndan elde edilen gelirin azalması nedeniyle yeni darbeler aldı. Yemen’deki Husi güçlerinin İsrail’in Gazze’deki savaşına bir yanıt olarak Kızıldeniz’deki gemileri hedef alması nedeniyle ticari gemicilik sektörü son aylarda Asya ve Avrupa arasındaki bu önemli bağlantıdan kaçındı.

Daha yüksek faiz oranları ve daha zayıf bir para birimi, zaten rekor enflasyonla mücadele eden Mısırlıların çoğu için kısa vadeli bir darbe olacak. WSJ’ye konuşan Capital Economics’te Orta Doğu ve Kuzey Afrika ekonomisti olan James Swanston, değişikliklerin yeni bir IMF kredi anlaşmasının önünü açmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, “Açıklanan tedbirler, hükümetle koordinasyon içinde ve çok taraflı ve ikili ortakların kararlı desteğiyle kapsamlı ekonomik reformlar dizisinin bir parçası olarak kabul edilmiştir” denildi. Bu adımlar IMF ve Körfez yatırımcılarının görmek istediği bir dizi “reformun” ilk adımı olarak kabul ediliyor.  Orta Doğu ve Kuzey Afrika odaklı danışmanlık şirketi Signet’in CEO’su Angus Blair X’te yaptığı açıklamada “Bu kolay olmayacak” dedi ve ekledi: “Şimdi hükümetin karar alıcılarının duyarlılığı daha da artıracak değişiklikler yapmasına ihtiyacımız var.”

Ortadoğu

Lübnan’dan Hamas’a uyarı

Yayınlanma

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn

Hizbullah’ın silahsızlandırılması tartışılırken Lübnan’dan Hamas’a uyarı geldi: Lübnan topraklarını ulusal güvenliği zedeleyecek eylemler için kullanılmasın.

ABD ve Suudi Arabistan’ın yoğun diplomatik baskıları sonucunda göreve gelen Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve mevcut hükümet, yine aynı baskı nedeniyle Hizbullah’ı silahsızlandırma yönünde adımlar atarken bu durumdan ülkedeki Filistinli mülteci kamplarında faaliyet gösteren Hamas da nasibini aldı. Lübnan’dan Hamas’a uyarı geldi.

Joseph Avn’ın yanı sıra Başbakan Nevvaf Selam, maliye, savunma, ekonomi, dışişleri, adalet ve içişleri bakanlarının katılımıyla gerçekleşen Yüksek Savunma Konseyi toplantısından sonra bir açıklama yayımlandı.

Ülkedeki güvenlik konularının yanı sıra Hizbullah’ı silahsızlandırma ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin Lübnan’a muhtemel yansımalarının konuşulduğu aktarılan açıklamada, Suriye’de yaşanan olayların Lübnan’da olabilecek olumsuz etkilerinin önüne geçilmesinin konuşuldu.

Lübnan hükümeti “direniş”i programından çıkardı

Mart ayında Lübnan’dan İsrail’e atılan roketlerle ilgili konuya değinildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan’ı yeni bir savaşa sürüklenmemesi uyarısında bulundu. Başbakan Selam da yasa dışı silahların devlete teslim edilmesinin altını çizerek, Hamas ve diğer Filistinli grupların ülkenin ulusal güven ve istikrarını sarsmalarına izin verilmemesi, Lübnan toprak bütünlüğünün her şeyden önemli olduğu uyarısında bulundu.”

Geçen ay, Lübnan ordusu 22 ve 28 Mart tarihlerinde İsrail’e yönelik roket saldırılarına karıştıkları iddiasıyla Lübnanlı ve Filistinli bazı kişileri gözaltına almıştı. Saldırıları hiçbir grup üstlenmezken, Hizbullah herhangi bir dahli olmadığını açıklamıştı. AFP’ye konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, saldırılarla bağlantılı olarak üç Hamas üyesinin gözaltına alındığını söylemişti. Filistinli grup, İsrail ile devam eden savaş sırasında Lübnan topraklarından zaman zaman saldırılar düzenlediğini kabul etmişti.

Konsey ayrıca, İsrail’e roket saldırısıyla bağlantılı olarak gözaltına alınan kişiler hakkında önümüzdeki hafta başında yasal sürecin başlatılacağını da duyurdu.

Kasım ayında Hizbullah ile varılan ateşkese rağmen, Lübnan topraklarını bombalamaya devam eden İsrail, ülkenin güneyindeki beş stratejik noktada da işgalini sürdürüyor.

Ateşkes anlaşması Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi ve güneydeki askeri üslerini kaldırması, İsrail’in ise Lübnan’ın güneyinden tamamen çekilmesini öngörüyordu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail, Dürzilere saldırı olduğu gerekçesiyle Şam’ı bombaladı

Yayınlanma

Şam’ın güneyinde Dürzilerin yaşadığı bölgelerde artan gerilim sonrası İsrail, Dürzilere saldırı olduğu gerekçesiyle ikinci kez Suriye’yi bombaladı. Bu kez hedef Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yakın çevresiydi.

Suriye’de son günlerde başkent Şam’ın güneyinde Dürzilerin yoğun yaşadığı Ceramana ve Sahnaya bölgelerinde, Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) ile bağlantılı grupların Dürzilere yönelik saldırıları sonrası İsrail tarafından ikinci kez hava saldırısı düzenlendi.

İsrail ordusunun bu kez hedef aldığı yerin, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın (Ebu Muhammed Colani) resmi konutu da olan Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yakın çevresi olduğu bildirildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, ortak açıklamalarında saldırının “Suriye rejimine açık bir mesaj” olduğunu belirtti. Açıklamada “Şam’ın güneyine askeri güç gönderilmesine ya da Dürzilere yönelik hiçbir tehdide izin vermeyeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Savunma Bakanı Katz, ayrı bir açıklamasında, “Ahmed Şara sabah uyanıp İsrail hava saldırısının sonuçlarını gördüğünde, İsrail’in Suriye’deki Dürzilere zarar gelmesini engellemekte kararlı olduğunu anlayacaktır” dedi. Katz ayrıca, Suriye yönetiminin “Süveyda ve Cebel el Dürzi’deki Dürzilerin kendilerini savunmalarına imkân tanıması ve radikal unsurların köylere ulaşmasını engellemesi gerektiğini” söyledi.

İsrail ordusu, 30 Nisan’da da benzer gerekçelerle Suriye topraklarına bir hava saldırısı gerçekleştirmişti.

Mezhep gerilimi ve Dürzilere saldırı çağrıları tırmandı

Gerilim, Dürzi bir din adamına ait olduğu iddia edilen ve Hz. Muhammed’e hakaret içeren bir ses kaydının sosyal medyada yayılmasının ardından tırmanmıştı. Hama ve Humus’ta düzenlenen protestolarda “Domuz Dürzilerin kafaları kesilsin” sloganları atılmış, Dürzi liderler ise ses kaydının kendilerine ait olmadığını açıklamıştı.

Buna rağmen, HTŞ bağlantılı grupların bölgeye yönlendirilmesi sonrası pazartesi günü (28 Nisan) çatışmalar patlak vermiş, yaşanan şiddet olaylarında 100’ü aşkın kişi hayatını kaybetmişti.

Uluslararası müdahale çağrısı

Dün de Sahnaya Belediye Başkanı Hüseyin Varur ile oğlu Haydar Varur’un öldürüldüğü duyurulmuş, Dürzi toplumu bu cinayetlerden Şam yönetimini sorumlu tutmuştu. Bu olaylar, bölgede ateşkes sağlandığı açıklamasının hemen ardından yaşandı.

Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet Hicri, yaptığı çağrıda, “toplu katliamların belgelendiğini” belirterek uluslararası toplumu acilen müdahaleye çağırmıştı: “Bu suçları durdurmak için artık uluslararası askeri müdahale gereklidir. Tüm kurumlar ve örgütler, halkımıza uygulanan bu vahşeti görmezden gelmemelidir.”

ABD’den “mezhepçilik” uyarısı

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce, Suriye’deki Dürzi toplumuna yönelik şiddet eylemlerini ve nefret söylemini kınadı.

Bruce, Şam yönetimini Dürzilere yönelik şiddeti sonlandırmaya, sorumlulardan hesap sormaya ve tüm sivilleri korumaya çağırdı. ABD’li sözcü, “mezhepçiliğin Suriye’nin istikrarını tehdit ettiği” uyarısında bulunarak “Etnik ve dini azınlıklar da dahil olmak üzere Suriye’nin tüm topluluklarını koruyan, bütünleştiren, temsil eden bir hükümet” çağrısında bulundu

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Özgürlük Filosu Malta açıklarında İsrail saldırısına uğradı

Yayınlanma

Özgürlük Filosu

Gazze’ye insani yardım taşıyan Özgürlük Filosu Koalisyonu’na ait bir gemi, Malta açıklarında İsrail’in İHA saldırısına uğradı.

CNN’in haberine göre, Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosu’na ait bir gemi, Malta açıklarındaki uluslararası sularda gece saatlerinde iki kez insansız hava aracı (İHA) saldırısına uğradı. Yangın çıkan gemiden hemen ardından yardım çağrısı (SOS) gönderildi.

Gazze ablukasının kaldırılması için faaliyet yürüten Özgürlük Filosu Koalisyonu (Freedom Flotilla Coalition – FFC), gemide 30 uluslararası insan hakları aktivistinin bulunduğunu ve geminin insani yardım taşıdığını açıkladı. Saldırının Cuma günü gece yarısından hemen sonra (TSİ yaklaşık 01.00) gerçekleştiği bildirildi.

Koalisyonun sözcüsü Yasemin Acar, CNN’e yaptığı açıklamada, “Şu anda gemide bir delik var ve batmak üzere” dedi. Geminin Malta dahil çevre ülkelere SOS çağrısı gönderdiğini, Güney Kıbrıs’tan bir yardım teknesinin yola çıktığını ifade etti. Mürettebatla bir süre irtibat kurulduğu da aktarıldı.

Saldırının sorumlusu belirsiz ancak…

Koalisyonun X (eski Twitter) hesabında yayımladığı videolarda gemideki yangın ve yükselen dumanlar görülüyor.

Acar, geminin saldırıya uğradığı noktayı “Malta kıyılarının 17 kilometre açığı, uluslararası sular” olarak belirtti. Hedefin geminin ön kısmındaki jeneratörler olduğunu söyledi. Jeneratörlerin çalışmaması nedeniyle gemide elektrik sağlanamıyor ve yanan gemiyle yeniden bağlantı kurulamıyor.

Koalisyon ilk açıklamalarında saldırının sorumluluğuna dair doğrudan bir suçlama yöneltmedi. Ancak İsrail’in geçmişte benzer filolara müdahale ettiği biliniyor. Özellikle 2010 yılında “Mavi Marmara” olayı, İsrail’in açık denizlerde yardım taşıyan gemilere sert müdahalede bulunduğu bir örnek olarak hatırlanıyor. Tel Aviv yönetimi, Gazze ablukasını delmeye yönelik tüm girişimlere askeri karşılık vereceğini defalarca açıklamıştı.

Conscience (Vicdan) adlı geminin Salı gecesi Tunus’tan hareket ettiği ve saldırıdan yaklaşık 12 saat önce Malta açıklarına ulaştığı, deniz trafiği verilerinde yer aldı. Geminin Palau bayrağı taşıdığı bildirildi.

FFC’nin organizatörlerinden Thiago Avila, geminin Perşembe günü Malta’ya yanaşıp yeni yolcular almayı planladığını ancak bu gerçekleşmeden saldırıya uğradığını belirtti. Şu anda bir kurtarma teknesiyle mürettebata ulaşmaya çalıştıklarını, geminin ağır hasar gördüğünü, ancak henüz yaralanan olup olmadığının netleşmediğini ifade etti.

Malta: Can kaybı yok

Sabah saatlerinde açıklama yapan Malta hükümeti ise saldırıya uğrayan yardım filosundaki herkesin “güvende olduğunu” duyurdu. Açıklamada, “Gemide 12 mürettebat ve 4 sivil yolcu vardı; can kaybı yaşanmadı” denildi. Ayrıca, yakınlardaki bir römorkörün gemiye yardım etmek üzere yönlendirildiği belirtildi: “Römorkör olay yerine ulaştı ve yangın söndürme operasyonlarına başladı. Saat 01:28 itibarıyla (TSİ 03:28) yangın kontrol altına alındı. Malta Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir devriye gemisi de destek sağlamak üzere gönderildi.”

Özgürlük Filosu Koalisyonu İsrail’i sorumlu tuttu

Özgürlük Filosu Koalisyonu daha sonra yaptığı açıklamada saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu. Açıklamada “İsrail büyükelçileri derhal çağrılmalı ve uluslararası hukukun ihlalleri, abluka ve sivil gemimizin uluslararası sularda bombalanması dahil olmak üzere hesap vermeli” denildi.

Aralarında Kanada, İspanya, Norveç, Güney Afrika ve Avustralya’dan grupların yer aldığı Özgürlük Filosu Koalisyonu Gazze’ye yönelik İsrail ablukasını kırmak amacıyla kuruldu.  Şiddet içermeyen direnişi esas alan koalisyon, Gazze halkına yardım ulaştırmayı ve ablukaya karşı küresel farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English