Bizi Takip Edin

Diplomasi

Tayvan 90 günlük erteleme arasında Trump’ın gözüne girmeye çalışıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan’ın ihracatına %32’lik bir “karşılıklı” gümrük vergisi getireceğini söylediğinde, Tayvan lideri Lai Ching-te temkinli bir şekilde karşılık verdi. Trump’ın erteleme kararı almasıyla birlikte Lai yönetimini kritik bir 90 gün bekliyor.

Trump’ın ocak ayında Beyaz Saray’a dönmesinden bu yana Tayvan, Trump’ın gözüne girmek ve gayri resmi ilişkilerini sürdürmek için büyük çaba sarf etti. En büyük çip üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) ABD’de 100 milyar dolarlık bir yatırım sözü verdi ve Lai bu hamlenin arkasında durdu. Tayvan geçen ay Alaska’nın Cumhuriyetçi valisi, Trump’ın müttefiki Mike Dunleavy’i ağırladı ve eyaletten sıvılaştırılmış doğal gaz ithal etme planları yaptı. Lai yönetimi ayrıca, savunma harcamalarını gayrisafi yurtiçi hasılanın %3’üne çıkarma sözü vererek ABD’nin bu alanda daha fazla harcama yapma çağrılarına uyum sağladı.

Trump yine de Tayvan’ı gümrük vergisi hedef listesine dahil etti. Ancak, herkes için %10’luk temel oran dışında gümrük vergilerini durdurma yönündeki ani kararı Tayvan için Trump’i ikna etmek üzere bir “pazarlık” penceresi açmış olabilir.

Tayvan Dışişleri Bakanı Lin Chia-lung perşembe günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Artık 90 günlük bir süremiz daha olduğuna göre, Tayvan-ABD ekonomik ve ticari işbirliğini daha detaylı ve derinlemesine bir şekilde ele alabiliriz” dedi.

Lin, övgüler yağdırarak, “ABD’nin devasa pazarından, mükemmel teknoloji sermayesinden ve yeteneklerinden yararlanarak bir Tayvan-ABD koalisyonu, ortak bir filo yaklaşımı oluşturmayı umuyoruz” ifadelerini kullandu.

Yerel basına göre Lai cuma günü yaptığı açıklamada Tayvan’ın Trump yönetimiyle yapılacak görüşmeler için listedeki “ilk” sırada yer alanlardan biri olduğunu söyledi.

Geçen hafta özel bir yayında Tayvan ekonomisine olan güvenini dile getiren Lai, ABD ile endüstriyel işbirliğinin güçlendirilmesi ve Tayvanlı endüstrilerin küresel tedarik zincirlerinde yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.

Lai, “ABD’nin karşılıklı tarifelerini ele almak üzere Tayvan’ın misilleme tarifeleri benimseme planı yok. Ulusal çıkarlarla tutarlı olduğu sürece ABD’ye yönelik kurumsal yatırım taahhütlerinde herhangi bir değişiklik olmayacaktır” dedi.

Aynı zamanda, “ABD’nin Tayvan’ın ABD’nin ekonomik kalkınmasına yaptığı katkıları açıkça anlamasını sağlamalıyız” diye ekledi.

Bloomberg tarafından bu hafta yayınlanan bir köşe yazısında Lai, benimsemeyi planladığı yaklaşımı detaylandırdı. Yönetiminin kendi gümrük tarifelerini “ABD ile mütekabiliyet temelinde” sıfıra indirmeye istekli olduğunu söyledi. Ayrıca Amerikan mallarının alımını genişletme, ilave silah alımlarını sürdürme, “ABD genelinde” yeni yatırımlar yapmaya devam etme ve ABD’nin ihracat kontrolleri ve Tayvan üzerinden uygunsuz aktarma konusundaki endişelerini ele alırken tarife dışı engelleri kaldırma sözü verdi.

ABD-Tayvan İş Konseyi Başkanı Rupert Hammond-Chambers, “Lai’nin dış ilişkilere yaklaşımı temkinli ve her şeyden önce ABD ilişkilerine, ikinci olarak da Japonya’ya odaklanıyor” dedi.

Hammond-Chambers, “Çin’i caydırma” duygusunun, Amerika ile güçlü ilişkilerin “her ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi gerektiği” anlayışını beraberinde getirdiği söyledi.

Şubat ayında yaptığı bir konuşmada Lai ortak değerlere vurgu yaptı ve Trump’ın desteğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Lai, “tüm toplumu” kapsayacak şekilde savunmada reform yapmaya ve savunmayı geliştirmeye devam etme sözü verdi ve savunma harcamalarının GSYH’nin %3’ünü aşmasını sağlamak için özel bütçe tahsislerine öncelik vereceğini söyledi.

ABD hükümeti, Lai’nin güvenlik reformlarını destekledi ve de facto Amerikan Büyükelçisi Raymond Greene de bu desteği açıkça dile getirdi.

TSMC’nin 100 milyar dolarlık yatırımı, ABD’ye büyük meblağlar taahhüt eden şirketler dalgasının sonuncusuna işaret ediyor: Tayvan ve ABD, çifte vergilendirmeyi sona erdirmek için uzun zamandır beklenen bir anlaşmayı imzalamaya hazırlanıyor ve bu da yolu yumuşatacak.

Hammond-Chambers, Lai’nin yaklaşımının şu ana kadar Cumhuriyetçi milletvekilleri ve Trump yönetimi yetkilileri arasında iyi karşılandığını söyledi.

Diplomasi

AB, Rusya’dan tarım ürünü ve gübre ithalatına yeni gümrük vergileri getirdi

Yayınlanma

Avrupa Birliği Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yeni gümrük vergileri getirme kararı aldı. 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan önlemlerle Rusya ekonomisinin zayıflatılması ve Avrupa’nın ‘ekonomik güvenliğinin’ artırılması hedefleniyor.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ve gübrelere yönelik yeni gümrük vergileri uygulanacağını duyurdu.

Daha önce kısıtlamalara tabi olmayan ürünleri kapsayacak olan karar, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.

AB Konseyi, kararın “Rusya’nın savaş ekonomisini zayıflatmanın yanı sıra” birliğin Rusya ve Belarus’a olan bağımlılığını azaltmayı amaçladığını bildirdi.

Açıklamada, yeni vergilerin 2023 yılında Rusya’dan yapılan tüm tarımsal ithalatın yaklaşık yüzde 15’ini etkileyeceği ve bazı azotlu gübre türlerini de kapsayacağı belirtildi.

Polonya İktisadi Kalkınma ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Michał Baranowski, önlemlerin Avrupa ülkelerinin “ekonomik güvenliğini artırması” gerektiğini söyledi.

Vergiler kademeli olarak artırılacak

AB Konseyi’nin açıklamasına göre, tarifeler üç yıllık bir süreçte kademeli olarak artırılacak ve Avrupa’daki üreticilerin korunmasını garanti altına almak için önlemler dikkatle izlenecek.

Avrupa Parlamentosu’nun mayıs ayında aldığı karara göre, mevcut yüzde 6,5’lik orana ilk etapta ton başına 40 ila 45 avro eklenecek.

2028 yazına gelindiğinde ise bu oran azotlu gübreler için ton başına 315 avroya, karmaşık gübreler için ise 430 avroya ulaşacak.

AB Konseyi verilerine göre, birlik ülkeleri 2023 yılında Rusya’dan 1,28 milyar avro değerinde yaklaşık 3,6 milyon ton gübre ithal etti.

Kremlin’den karara sert tepki

Kremlin, AB’nin gümrük vergilerini artırma kararını “ayağına kurşun sıkmak” olarak nitelendirdi.

Sözcü Dmitriy Peskov, “Sonuçta Avrupa Birliği, azotlu gübreleri daha yüksek fiyata ve daha düşük kalitede alacak, çünkü bizim gübrelerimiz, azotlu olanlar da dahil olmak üzere, en yüksek kalitededir,” ifadelerini kullandı.

AB’den Rusya ile iş yapan Çin bankalarına yaptırım hazırlığı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

UAEA’nın İran kararı sonrası Tahran’dan uranyum hamlesi

Yayınlanma

Tahran yönetimi UAEA’nın İran kararı üzerine yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

UAEA Yönetim Kurulu, İran’ın nükleer programıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarını tetikleyebilecek kararı kabul etti. Karar üzerine İsrail uluslararası topluma İran’a müdahale etmesi yönünde çağrı yaparken Tahran ise tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

Birleşmiş Milletlerin (BM) nükleer denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 35 üyeli Yönetim Kurulu, yaklaşık 20 yıl aradan sonra ilk kez İran’ı nükleer silahların yayılmasını önlemeye yönelik yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. Bu karar, BM Güvenlik Konseyi’nin İran yaptırımlarını yeniden devreye sokma ihtimalini güçlendirdi.

Bu önemli adım, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de İran ile dünya güçleri arasında yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesiyle tırmanan UAEA-İran gerginliklerinin sonucu olarak görülüyor. Söz konusu anlaşmanın çökmesiyle birlikte taraflar arasında birçok kriz patlak vermişti.

İran, kendisine karşı alınan karar ve kınamalara karşı oldukça sert tepkiler vermesiyle bilinirken, bu karar son yıllardaki en sert çıkışlardan biri olarak dikkat çekiyor. Tahran yönetiminin bu karara nükleer faaliyetlerini tırmandırarak karşılık vereceği beklentisi, İran ile ABD arasında yürütülen ve İran’ın hızlanan nükleer programını sınırlamayı amaçlayan mevcut müzakereleri daha da karmaşık hale getirebilir.

İran, UAEA’yı nükleer sırlarını İsrail’e sızdırmakla suçladı

Karar, ayrıca bölgedeki gerginliğin tavan yaptığı bir dönemde geldi. ABD’nin bölgedeki diplomatik personelini geri çekmesi ve Donald Trump’ın bölgenin tehlikeli hale geldiği uyarısıyla birlikte, “Washington’un İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğiz” yönündeki açıklamaları da dikkat çekiyor.

Kapalı kapılar ardında yapılan toplantıya katılan diplomatlara göre, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan karar tasarısı 19 ülkenin desteğiyle kabul edildi. 11 ülke çekimser oy kullanırken, Rusya, Çin ve Burkina Faso karşı oy verdi.

İran’a ağır suçlama

Reuters tarafından görülen karar metninde, 31 Mayıs’ta UAEA’nın üye ülkelere gönderdiği kapsamlı rapora dayanarak İran’ın yükümlülüklerini ihlal ettiği belirtiliyor.

Metinde şu ifadeler yer alıyor: “(İran’ın) Birden fazla bildirilmemiş yerde, beyan edilmemiş nükleer malzeme ve faaliyetler konusunda Ajansa tam ve zamanında işbirliği sağlama yükümlülüklerini yerine getirmemesi, Ajansın 12.C maddesi kapsamındaki Güvenlik Anlaşması yükümlülüklerine uymadığı anlamına gelmektedir.”

Kararın merkezindeki en önemli unsurun, İran’ın bildirilmemiş bazı tesislerde bulunan uranyum izlerine dair UAEA’ya inandırıcı açıklamalar sunmadığı iddiası olduğu anlaşılıyor.

Kararda, nükleer malzemenin silah ve benzeri patlayıcı unsurlara yönlendirilmediğinin doğrulanmasını sağlamak için İran’ın yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bekleyen tüm güvenlik sorunlarını netleştirmek amacıyla acilen şu adımları atması gerektiği kaydedildi:

“İran’da iki beyan edilmemiş yerde tespit edilen insan kaynaklı uranyum parçacıklarının varlığına ilişkin teknik olarak inandırıcı açıklamalar sunması, söz konusu nükleer malzemenin veya nükleer bulaşmış ekipmanların mevcut konumlarını Ajansa bildirmesi, UAEA’nın bu amaçla talep ettiği tüm bilgi, belge ve cevapları sağlaması, kurumun gerekli gördüğü yer ve malzemelere erişim sağlaması, ayrıca Ajansın uygun göreceği örneklerin alınmasına izin vermesi.”

FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor

ABD istihbarat servisleri ve UAEA, İran’ın 2003 yılına kadar gizli, koordineli bir nükleer silah programı yürüttüğüne ancak bu programın daha sonra durdurulduğuna inanıyor. Ancak bu süreçten sonra birkaç yıl boyunca bazı gizli deneylerin sürdüğü yönünde iddialar var. UAEA Başkanı Rafael Grossi, bu hafta yaptığı açıklamada, son bulguların bu genel değerlendirmeyle büyük ölçüde tutarlı olduğunu ileri sürdü.

Tahran ise, nükleer silah geliştirmeyi hiçbir zaman hedeflemediğini savunuyor.

Kararda İran’ın BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmesinden bahsedilse de diplomatlar bunun için ayrı bir ikinci karar tasarısına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. İran, en son 2005 Eylül ayında yükümlülüklerini yerine getirmediği ilan edildikten sonra, 2006 Şubat ayında BM Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmişti.

İsrail’den açıklama gecikmedi

UAEA kararı sonrası İsrail’den uluslararası topluma İran’a karşı harekete geçme çağrısı geldi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oren Marmorstein, “sistematik şekilde gizli nükleer silah programı yürüttüğünü” öne sürdüğü İran’ın hızla yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum biriktirdiğini ve Tahran’ın nükleer programının barışçıl olmayan amaçlar için olduğunu iddia etti.

İran’ın ilk tepkisi: Daha fazla uranyum zenginleştirme…

İran ise UAEA kararına tepki olarak yeni uranyum zenginleştirme tesisi kuracağını duyurdu.

İran devlet televizyonuna göre, İran Dışişleri Bakanlığı ve Atom Enerjisi Kurumu, yaptıkları ortak açıklamayla, UAEA Yönetim Kurulunda İran aleyhinde alınan kararı kınadı.

Açıklamada kararın, teknik ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve UAEA Yönetim Kurulu’nun “siyasi amaçlara dayalı bir araç olarak” kullanıldığı ifade edildi.

Karara tepki olarak, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami’nin talimatıyla güvenli bir yerde yeni bir zenginleştirme merkezinin açılacağı belirtildi.

Bununla birlikte Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesisinde eski nesil santrifüjlerin uranyumu daha hızlı zenginleştirecek altıncı nesil santrifüjlerle değiştirileceği bilgisi verildi.

Karara karşılık atılacak diğer adımların daha sonra duyurulacağı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtti. Vučić ayrıca, savaşın ardından Ukrayna şehirlerinin yeniden inşasına katılmaya ve insani yardım sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, Odessa’da düzenlenen Ukrayna-Güneydoğu Avrupa zirvesinde yaptığı konuşmada, ülkesinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini ve savaş sonrası yeniden inşa sürecine yardım etmeye hazır olduğunu açıkladı.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri müdahalenin başlangıcından bu yana bir ilk olan 11 Haziran’daki bu ziyaret, Güneydoğu Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya desteğini pekiştirmeyi amaçlıyor.

RBK-Ukrayna‘nın aktardığına göre Vučić, Sırbistan’ın uluslararası hukuk ilkelerine ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na bağlılığını vurguladı.

Vučić, “Sırbistan, temelinde BM tarafından tanınan devletlerin toprak bütünlüğünün korunması ilkesi yatan BM Şartı’na ve uluslararası hukuk normlarına sıkı ve sarsılmaz bir şekilde bağlı kalmaya devam edecektir. Bu pozisyonu her zaman savunduk ve gelecekte de bu pozisyonda kalmaya devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Rusya istihbaratı: Sırp savunma sanayii Rusya’yı arkadan vurmaya çalışıyor

Yeniden inşa teklifi

Konuşması sırasında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e doğrudan seslenen Sırp lider, savaş sona erdikten sonra Belgrad’ın Ukrayna topraklarının yeniden inşasına katılması yönünde bir teklifte bulundu.

Vučić, “Sırbistan, bir veya iki şehrin ya da küçük bir bölgenin yeniden inşasını üstlenmeye hazır. Bunun Ukrayna halkı için büyük bir anlam taşıyacağını düşünüyorum,” dedi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı ayrıca, Ukrayna’nın Sırbistan’dan gelecek insani yardımlara her zaman güvenebileceğini de sözlerine ekledi.

Vučić, “Diyaloğa açığız ve nerede faydalı olabileceğimizi duymaya hazırız. Umarım büyük sözler sarf etmeden, bunu gerçekten hak eden Ukrayna halkı için somut bir şeyler yapmayı başarırız,” diye konuştu.

Ziyaret önceden planlanmıştı

Aleksandar Vučić’in 11 Haziran’da Ukrayna’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Rusya’nın başlattığı geniş çaplı savaşın başlangıcından bu yana bir ilk olma özelliği taşıyor.

Odessa’daki zirve, Güneydoğu Avrupa ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmek ve Ukrayna’ya yönelik desteği pekiştirmek amacıyla düzenlendi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce Vučić’in ziyaretine yönelik hazırlıklar hakkında bilgi vermişti.

Zelenskiy, mayıs ayı sonunda Telegram kanalından yaptığı bir paylaşımda, Sırp mevkidaşı ile görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu görüşmelerde bir toplantı takvimi üzerinde anlaştıklarını ve iletişimde kalma kararı aldıklarını belirtmişti.

Zaharova: Rusya, Sırbistan’dan askeri ürün ‘sızıntısının’ durdurulmasını bekliyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English