Bizi Takip Edin

AVRUPA

Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zalujnıy görevden alındı, yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Sırskiy atandı

Yayınlanma

Günlerdir süren belirsizliğin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy’ı görevden alarak, yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Aleksandr Sırskiy’i atadı.

Zelenskiy, resmi Telegram kanalından yayınladığı video mesajda, göreve Sırskiy’i atadığını duyurarak, “Bugünden itibaren Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin liderliğini yeni bir komuta ekibi devralıyor,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy, “Farklı rütbelerdeki komutanlarla onlarca görüşme yaptım. Özellikle bugün Tuğgeneral Andrey Gnatov, Mihail Drapatiy, İgor Skibyuk ve albaylar Pavel Palisa ve Vadim Suharevskiy ile görüştüm. Tamamı orduda üst düzey pozisyonlar için değerlendiriliyor,” dedi.

Ukrayna lideri, Sırskiy’in önümüzdeki günlerde ‘sıfırdan kurduğu ekibini’ kamuoyuna duyuracağını da sözlerine ekledi.

Diğer yandan Zelenskiy, ilerleyen zamanlarda ‘savaş alanındaki gerçek durumu ve beklentileri’ göz önünde bulundurarak, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin 2024 yılı için gerçekçi, ayrıntılı bir eylem planı hazırlaması gerektiğini kaydetti.

1965 yılında Vladimir oblastında doğan Sırskiy, Moskova Yüksek Kombine Silahlar Komuta Okulu’ndan mezun oldu. Sırskiy, 2019’un ağustos ayından bu yana Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürütüyor.

Zalujnıy’a yardımcılık teklif ettiğini açıkladı

Bununla birlikte Zelenskiy, video mesajında eski Genelkurmay Başkanı Zalujnıy’a yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etti.

Geçen hatfa yaptıkları toplantıda ordudaki acil değişiklikleri açık yüreklilikle tartıştıklarını belirten Zelenskiy, “General Zalujnıy’a Ukrayna devlet başkanlığı ekibinde yan yana olmaya devam etmeyi teklif ettim. Rızası için minnetarım,” diye konuştu.

Devlet Başkanı, aynı zamanda Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin güney yönünde durgunlaştığını ve Donetsk’teki çatışmaların ‘çetin’ geçtiğini söyledi.

Zalujnıy’ın yardımcıları Yevgeniy Moysyuk ve Nikolay Zabrodskiy ile de görüştüğü bilgisini veren Zelenskiy, söz konusu isimlerle ilgili kararını açıklamadı.

Zelenskiy’in danışmanı Podolyak: Zalujnıy’ın görevden alınması karşı taarruzun başarısızlığıyla ilgili

Ayrıca Zelenskiy’in danışmanı Mihail Podolyak, Zalujnıy’ın görevden alınmasının nedeninin 2023 yılında cephedeki görevlerini yerine getirememesi olduğunu söyledi.

Telegram’dan açıklama yapan Podolyak, “Karar, geçen yıl uygun sonucu tam olarak vermeyen eylem taktiklerini gözden geçirme, cephe hattındaki durgunluğu önleme, olumsuz kamuoyu duyarlılığını tersine çevirme, taarruzu sürdürme ve geliştirme konusunda yeni işlevsel ve yüksek teknolojili çözümler bulma zaruretinden kaynaklanıyor,” değerlendirmesini yaptı.

Yetkili, ayrıca kararın Kiev’in savaş alanındaki durgunluğa son vermesini sağlayacağı yorumunu yaptı.

The Times: ABD Dışişleri Müsteşarı Nuland karardan hoşnut değil

İngiliz The Times gazetesine konuşan ismi açıklanmayan kaynaklar, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın söz konusu karardan memnun olmadığını bildirdi.

Gazetede yer alan haberde, Nuland’ın 31 Ocak’ta Kiev’e yaptığı ziyaret sırasında Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov ile görüşme gerçekleştirdiği kaydedildi.

Habere göre görüşmede Umerov, Nuland ve ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi Bridget Brink’e Zelenskiy’in Zalujnıy’ın 2024 askerî harekât planlarını sunmamasından dolayı hoşnutsuz olduğunu açıkladı.

Kaynaklar, Umerov’un ayrıca Zalujnıy’ın Zelenskiy’in emirlerine ve kamuoyuna yaptığı açıklamalara şüpheyle yaklaştığını, bunları gerçekçi bulmadığını ve Savunma Bakanlığı’nı sürecin dışında bırakarak silah tedariki konusunda doğrudan müttefiklerle pazarlık yaptığını söylediğini aktardı.

Kaynaklara göre Nuland, görüşmede Zelenskiy ile Zalujnıy’dan aralarındaki anlaşmazlığı çözmelerini talep etti. Gazeteye göre bu diyalog, Beyaz Saray’ın Ukrayna Devlet Başkanı’nın egemenlik hakkı olan karara karışmama konusundaki resmi tutumuyla çelişiyor.

Askeri kaynaklara dayandırılan habere göre Zelenskiy, Zalunıy’dan ilk olarak 29 Ocak’ta bir istifa sunmasını talep etti ancak ret cevabı aldı. Bunun ardından Devlet Başkanı, Zalujnıy’ın görevden alınmasına ilişkin kararname imzalayacaktı, fakat konunun basına sızmasının ardından geri adım attı.

Pentagon: Karar Ukrayna’nın kendi iç meselesi, yardımları etkilemeyecek

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Patrick Ryder, dün düzenlediği olağan basın toplantısında Zelenskiy’in kararının Ukrayna’ya sunulacak yardımları etkilemeyeceğini dile getirdi.

Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Zalujnıy’ın yerine göreve atanan Sırskiy ile henüz görüşmediğini kaydeden Ryder, Washington yönetiminin yaşananları ‘Ukrayna’nın iç meselesi’ olarak gördüğünü iddia etti.

Ryder, “Size söyleyebileceğim tek şey hiçbir şeyin değişmeyeceği ve Ukrayna’ya olan desteğimizin sarsılmaz olduğudur,” diye ekledi.

Bild, Alman Silahlı Kuvvetleri genel müfettişinin gizlice Kiev’e gittiğini yazdı

Öte yandan tabloid Bild gazetesi, Almanya Savunma Bakanlığı’na bağlı Ukrayna’ya yardım koordinasyon çalışma grubu başkanı Tümgeneral Christian Freuding ve Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) Genel Müfettişi Carsten Breuer’in dün akşam Zalujnıy’ın daveti üzerine gizlice Kiev’e geldiklerini öne sürdü.

Gazeteye göre Alman yetkililer, perşembe günü Zalujnıy tarafından Kiev’e davet edildi. Gazetenin Alman Savunma Bakanlığı basın servisinden aktardığına göre, Alman ve Ukraynalı temsilciler ‘mevcut ihtiyaçlar ve gelecekteki askeri zorluklar’ konusunda görüş alışverişinde bulundu.

Almanya’nın Ukrayna’ya yaptığı insani, mali ve askeri yardımların toplam tutarı Şubat 2022’den bu yana 27 milyar avroyu aştı. Berlin, 2024 yılında yardımı 4 milyar avrodan 7 ila 8 milyar avroya çıkaracak.

Seymour Hersh yazdı: Başkan generale karşı

AVRUPA

CDU’dan Les Républicains’e “Le Pen” desteği

Yayınlanma

Alman Hıristiyan Demokratlarının (CDU) dış politika sözcüsü Jürgen Hardt Euractiv’e yaptığı açıklamada, CDU’nun, aynı AP grubunda yer aldıkları Fransız muhafazakâr partisi Les Républicains’in (LR), Fransız yasama seçimlerinin ikinci turunda Ulusal Birlik ile sol koalisyon Yeni Halk Cephesi’nin karşı karşıya gelmesi halinde cordon sanitaire (güvenlik kordonu) çağrısında bulunmama kararını anlayışla karşıladığını söyledi.

Hardt, “Les Républicains’in mevcut durumda ne Rassemblement National’i [Ulusal Birlik] ne de radikal solu destekleyemeyeceğini anlayabiliyorum, zira her iki kamp da devlet için bir tehdit oluşturuyor,” dedi.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz ay yapılan Avrupa seçimlerinde RN karşısında aldığı ağır yenilginin ardından yapılan erken genel seçimlerin pazar günkü ilk turunda muhafazakâr LR sadece %6,57 oy alabildi.

Bir zamanlar ülkenin en büyük sağ partisi olan LR, RN ile Macron’un Rönesans hareketi arasında kalarak yıllar içinde siyasi zemin kaybetti.

Cumhurbaşkanının Ulusal Meclisi feshedeceğini ve yeni seçimlere gidileceğini açıklamasından birkaç gün sonra, partinin lideri Eric Ciotti’nin diğer LR yetkililerine danışmadan RN ile bir seçim anlaşması yaptığını açıklamasıyla parti fiilen ikiye bölündü.

Bu durum CDU’nun müttefiklerinin, her ikisinin de üyesi olduğu “merkez sağ” Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) ihraç edilebilecekleri uyarısında bulunmalarına yol açtı.

Pazar günü RN’nin ilk turda tarihi bir üstünlük sağlamasının ardından LR üyeleri ikinci tur için herhangi bir oylama talimatı vermeme konusunda da anlaştı.

RN adayının Yeni Halk Cephesi’nden başka bir adaya karşı yarışması durumunda muhafazakârlar “aşırı sağcı” adaya karşı oy verme çağrısı yapmayacaklar, yani cordon sanitaire artık bir parti politikası değil.

Hardt böyle bir stratejinin “anlaşılabilir” olduğunu söylerken, kararı seçmenlere bırakmak ile aşırı sağa açıkça oy verilmesi çağrısında bulunmak arasında ayrım yaptı.

Sözcü, “LR, RN’nin ikinci turda seçilmesi için çağrıda bulunsaydı, EPP’deki konumlarının ciddi bir şekilde sorgulanması gerekirdi,” dedi.

LR’nin önde gelen AP üyesi, aynı zamanda geçen hafta EPP grubunun başkan yardımcısı ve parti saymanı seçilen François-Xavier Bellamy, kampanyanın başlarında “aşırı sağı” hiçbir zaman açıkça desteklememiş olmasına rağmen “elbette RN’yi sola tercih edeceğini” söylemişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Orbán FT’ye yazdı: Avrupa’yı yeniden rekabetçi yapmak istiyoruz

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, ülkesinin Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi dönem başkanlığını üstlenmesinin ardından Financial Times (FT) için bir yazı kaleme aldı.

“İki dönem başkanlığımız arasında üstlendiğim başbakanlık görevim sırasında, Avrupa’nın rekabet gücünün erozyonuna tanıklık etmek için eşsiz bir bakış açısına sahip oldum,” diyen Macar lider, 1990’larda “Avrupa entegrasyonu”nun mimarlarından Alman lider Helmut Kohl’ün, Avrupa’nın siyasi hayatta kalmasının iktisadi rekabet gücünü korumasına bağlı olduğuna yönelik düşüncesini hatırlattı.

AB’nin rekabet gücünü kaybetmesinin son yıllarda giderek artan bir eğilim haline geldiğini savunan Orbán, bu düşüşü, Brüksel’in “dünya ekonomisinin gerçeklerine ters düşen yanlış yönlendirilmiş kararlarına” bağladı.

Brüksel’in, ilgili sanayilere yeterince danışmadan “kendi ideolojik hedeflerini” dayattığı yeşil dönüşümün bunun başlıca örneği olduğunu öne süren Macar lider, “Enerji fiyatlarının ABD’dekinden üç ila beş kat daha yüksek olması nedeniyle Avrupalı şirketler rekabet güçlerini kaybetmekte ve fonlarını inovasyon yerine elektrik faturalarına ayırmak zorunda kalmaktadır,” dedi.

Macaristan Başbakanı, Avrupa’nın özellikle elektrikli araç geliştirme ve üretimine vurgu yaparak, yeşil endüstride liderliği hedeflemesi gerektiğinin açık olduğunun altını çizdi. Fakat Orbán’a göre, “endüstriyel paydaşları engelleyen ve vatandaşlara yük getiren düzenlemelerin dayatılması artık sürdürülebilir değildir.”

Macar lider, çiftçiler için de üretim maliyetlerinin önemli ölçüde arttığına ve giderek daha karmaşık hale gelen yeşil yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olduklarına işaret etti.

İşletmelerin de giderek ağırlaşan vergi yükleriyle karşı karşıya kaldığını savunan Macar lider, OECD’nin küresel asgari kurumlar vergisinin ocak ayında yürürlüğe girmesinin “feci bir başarısızlık” olduğunu, tüm AB üye ülkeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 140 ülkenin bu anlaşmaya katılmış olmasına rağmen, ABD, Çin ve Hindistan gibi önemli rakiplerin henüz bu anlaşmayı kabul etmediğini vurguladı.

Orbán, “Avrupa çok daha az cazip bir yatırım yeri haline geldi, hatta Avrupalı şirketleri başka pazarlara taşınmayı düşünmeye sevk etti. Başlıca AB ülkelerindeki ekonomik büyüme bu yıl ancak %1’e ulaşırken, ABD’nin yaklaşık %3, Çin’in %5’e yakın ve Hindistan’ın neredeyse %7 oranında büyümesi bekleniyor. Zaman içinde daha da geride kalacağız,” diyerek “acil bir rota düzeltmesi” çağrısında bulundu.

Macaristan’daki kendi deneyimlerine göre, ekonomik başarının “rekabet ve iş dostu bir ortam” gerektirdiğini savunan Başbakan, hükümetinin yaptıklarını şöyle sıraladı: düz oranlı kişisel gelir vergisi; AB ülkeleri arasında en düşük kurumlar vergisi; ticaret ve yatırım ilişkilerini çeşitlendirerek Asya-Pasifik’teki ortaklar ile teknoloji ve inovasyon işbirliği. Orbán, bu sayede geçtiğimiz yıl Macaristan’a rekor düzeyde doğrudan yabancı yatırım girişi olduğunu yazdı.

Avrupalı mevkidaşlarını, sağlıklı rekabetin yanı sıra en iyi teknolojilerle işbirliğinin daha fazla büyümeye yol açacağına ikna etmeyi amaçladıklarını söyleyen Orbán, “Özellikle de başlıca sanayi paydaşlarıyla işbirliği içinde yeni bir yeşil sanayi stratejisi öneriyoruz,” dedi.

Avrupa ekonomisinin ana oyuncularının ticaret savaşı yoluyla rekabetten korunmak istemediklerini bildiklerini de söyleyen Macar lider, amaçlarının şirketlerin uygun fiyatlı, güvenli enerjiye erişimini ve asgari idari yüklerle rekabete girebilmelerini sağlayarak “iş dostu bir ortam” oluşturmak olduğuna işaret etti.

Orbán makalesini şöyle bitirdi:

“Açık bir ekonomi ve uluslararası işbirliğini teşvik ederken Avrupa’nın ekonomik genişlemesini yeniden başlatacak yeni bir rekabetçilik anlaşmasını müzakere etmeyi hedefliyoruz. Dış sınırların korunmasının önemini ve bu amaçla AB fonlarının gerekliliğini vurgulayarak, başlıca menşe ve transit ülkelerle yakın bir şekilde çalışarak yasadışı göçü engellemek istiyoruz. Ayrıca, bölgeler arasında daha fazla yakınlaşma sağlamak üzere uyum politikasının geleceğini şekillendirmeye çalışıyoruz. Son olarak, çiftçi odaklı bir AB tarım politikasının temellerini oluşturmayı hedefliyoruz.

Macaristan’ın rekabetçilik stratejisinin Alman-Fransız büyüme ve rekabetçilik gündeminden ilham aldığı bir sır değil. Dolayısıyla Berlin ve Paris’in Roma ile birlikte Macaristan dönem başkanlığının girişimlerini desteklemesi şaşırtıcı değildir. Rekabetçi bir Avrupa’nın tüm üye devletlerin çıkarlarına hizmet edeceğine inanıyoruz. Macaristan son derece aktif bir AB dönem başkanlığı için hazırlanıyor. İdeolojik anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp Avrupa’nın motorunu çalıştırmanın zamanı geldi. Gelin Avrupa’yı yeniden rekabetçi hale getirelim.”

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman sanayisi silah sektörüne yöneliyor

Yayınlanma

Ukrayna savaşının ardından silah endüstrisine tedarik sağlama konusundaki yaygın tabuyu yıkarak askeri teçhizat ve hizmet sektörüne giren Alman şirketlerinin sayısı giderek artıyor.

Financial Times’ta (FT) yer alan haberde, askeri ekipman ve hizmetine yönelik üretim ve yatırımda yaşanan artışa işaret ediliyor. Örneğin motor üreticisi Deutz geçen hafta motosiklet operasyonlarının yanı sıra tank motorları da üretmeyi planladığını açıkladıktan sonra hisseleri yüzde 20’den fazla artış gösterdi.

Mühendislik grubu, Alman ekonomisinin bel kemiği olarak nitelendirilen Mittelstand şirketleri arasında savunma sözleşmeleri yasağını yeniden gözden geçiren ya da sona erdirenler arasında yer alıyor.

Nazi rejimi ile endüstriyel işbirliğinin mirası nedeniyle Alman iş dünyasının bir bölümü uzun süredir savunma sektörüyle ilişki kurmaktan kaçınıyor. Fakat Şubat 2022’den bu yana, lazer üreticisi Trumpf ve bileşen firması Hawe Hydraulik gibi ülkenin mühendislik tedarik zincirindeki bazı kilit oyuncular askeri sözleşmeleri hedeflerine koydu.

Alman ekonomisi: Avrupa’nın iktisadi motoru dağılıyor mu?

“Özgürlüğün gerekirse askeri yollardan savunulması…”

FT’ye konuşan siyaset bilimci ve Alman Dış İlişkiler Konseyi’nin eski direktörü Cathryn Clüver Ashbrook, savunma sektörüne ilişkin uzun süredir devam eden tutumların hızla değiştiğini söyledi ve “Avrupa kıtasında üç yıl süren savaşın ve ağır ekonomik kayıpların ardından Almanya tarihi bir değişim geçirmeye hazır görünüyor,” dedi.

Geçtiğimiz ay Kanada ordusuna 1.500 kamyon sevk etmek üzere yeni bir sözleşme imzaladığını duyuran Daimler, “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı savaşı, toplumumuzda özgürlüğün gerekirse askeri yollarla savunulması gerektiği konusundaki farkındalığı kesinlikle artırdı,” dedi.

Alman hükümeti ekonomide zorlanıyor: Hem Berlin’de, hem Brüksel’de gerilim

Savaş sanayisi artık “damgalanmıyor”

Savunma siparişleri üzerindeki yasağını 2022 yılında sona erdiren mühendislik şirketi Hawe Hydraulik’in başkanı Karl Haeusgen, Ukrayna savaşı ve ardından Avrupa’nın askeri harcamalarını artırma yönündeki baskısının savunma sektörü etrafındaki “damgalamayı” azalttığını söyledi.

Haeusgen, “Savunma tedarik zincirinin büyük bir kısmı üç ya da dört yıl öncesine göre tamamen farklı bir imaja sahip,” dedi.

Şirketin eskiden savunma sektörüne tedarik yapmama kuralı vardı, fakat şimdi yönetim kurulu düzeyindeki komitesi, araçlar ve gemiler de dahil olmak üzere askeri ekipmanlarda kullanılabilen valfleri ve pompaları için siparişleri değerlendiriyor.

FT: Alman KOBİ’leri alarm veriyor

“Sivil” üretim askeri üretim ile uyumlulaşıyor

Bu değişim aynı zamanda Alman endüstrisinin Çin’den gelen zayıf talep karşısında toparlanmaya çalıştığı bir döneme de denk geliyor. Gelişen savunma sektörünün aksine, ülkenin otomotiv endüstrisi elektrikli araçlara geçişin zor olduğu bir dönemde büyük çaplı işten çıkarmalar ilan etmek zorunda kaldı.

Alman Dış İlişkiler Konseyi’nden Christian Mölling, Almanya’nın, şirketlerin askeri üretim operasyonlarını sivil üretime dönüştürme ihtiyacıyla karşı karşıya kaldığı soğuk savaşın hemen ardından Avrupa’nın tersi bir durumla karşı karşıya olduğunu savundu.

Mölling, “Askeri dünyada daha verimli olmak için [sivil] üretim kapasitesini, teknolojiyi ve prosedürleri nasıl kullanabileceğinizi yeniden düşünüyorsunuz,” dedi.

AfD ve Almanya: Avrupa İhracatçılar Federasyonu mu?

İşgücü otomotivden savunmaya kayıyor

Dünyanın önde gelen otomotiv tedarikçilerinden biri olan ve 200.000 çalışanı bulunan Continental, kısa bir süre önce yüzlerce çalışanını Alman savunma şirketi Rheinmetall’e transfer etmek üzere bir plan başlatmıştı.

Rheinmetall yöneticilerinden Peter Sebastian Krause o dönemde yaptığı açıklamada Continental çalışanlarının şirkete “son derece değerli” beceriler kazandıracağını söylemişti.

Müşterileri arasında çip üretim ekipmanı şirketi ASML de dahil olmak üzere yarı iletken endüstrisi bulunan lazer üreticisi Trumpf, savunma sektörüne tedarik yasağını kaldırmayı düşünen bir başka şirket. 

Şirketin lazerleri Çin de dahil olmak üzere ihracat kısıtlamalarına tabi çünkü Alman hükümeti bunları hem sivil hem de askeri uygulamaları olan “çift kullanımlı” olarak değerlendiriyor.

Şirketin lazer operasyonları başkanı Hagen Zimer, savunma şirketlerinin şirketin lazerlerinin insansız hava araçlarını düşürmek gibi askeri kullanımlarına ilgi gösterdiğini söyledi. FT’ye verdiği demeçte lazerin güçlü bir savunma aracı olabileceğini belirten Zimer, bu teknoloji olmadan “savaş bölgelerinde 200 insansız hava aracından oluşan çok yönlü bir saldırıya karşı savunma yapmanın mümkün olmadığını” sözlerine ekledi.

Almanya’da sanayisizleşme tartışmaları üzerine bir değerlendirme

Lufthansa da askeri sanayiye adım attı

Havayolu grubunun yüzde yüz iştiraki olan ve aktif küresel filonun yaklaşık beşte birine hizmet veren Lufthansa Technik, geçen yıl resmi olarak bir askeri uçak servis bölümü kurdu. Hızla büyüyen bir iş kolu haline gelen birim, Almanya’nın Chinook helikopterlerinin ve F-35 savaş uçaklarının bakımına yardımcı olacak.

Lufthansa Technik yöneticisi Michael von Puttkamer, “Alman hükümetiyle olan ilişkimize dayanarak 2019’da savunmaya daha büyük bir adım atmaya karar verdik,” dedi ve askeri yeniden yapılandırılmaya ayrılan 100 milyar avroluk fonun “sektöre daha fazla adım atmak için bir fırsat olduğunu” sözlerine ekledi.

Puttkamer, “Savunmaya adım atmanın sadece büyük bir iş fırsatı değil, aynı zamanda Alman silahlı kuvvetlerimizin ülkemizi savunabilmesini desteklemek olduğunu düşünüyoruz,” dedi.

Tank parçaları üreticisi Renk’in CEO’su Susanne Wiegand, Almanya’da sivil ve savunma imalat sektörleri arasında artan “sinerjinin” her iki tarafa da fayda sağlayabileceğini söyledi.

Wiegand, “Bu, teknolojiyi daha da geliştirmenin harika bir yolu. Yenilikler askeri dünyadan geliyor ve sivil uygulamalara doğru yol alıyor ve bunun tersi de geçerli,” ifadelerini kullandı.

BASF CEO’su: Sanayinin AB ekonomisindeki payı küçülecek

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English