Diplomasi
AB, Fransa ve Birleşik Krallık’tan “Gazzelileri açlıktan öldürmek ahlaki” diyen Smotrich’e tepki

Avrupa Birliği, Fransa ve Birleşik Krallık 7 Ağustos Çarşamba günü, aşırı sağcı İsrailli Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in Filistin topraklarında tutulan çok sayıda esiri kurtarmak için iki milyon Gazzeliyi açlığa mahkum etmenin “haklı ve ahlaki” olacağını öne sürmesini kınadı.
Smotrich bu hafta başında bir konferansta yaptığı konuşmada, “Dünyada hiç kimse, rehineleri kurtarmak için haklı ve ahlaki olsa bile, iki milyon insanı aç bırakmamıza izin vermez,” demişti.
Dini Siyonist Parti’nin lideri ayrıca, “İnsani yardım getiriyoruz çünkü başka seçeneğimiz yok. Bu savaşı yürütmek için uluslararası meşruiyet gerektiren bir durumdayız,” ifadelerini kullanmıştı.
Smotrich’in sözleri öfkeye yol açarken, Avrupa Birliği sivillerin kasıtlı olarak aç bırakılmasının bir “savaş suçu” olduğunu söyledi.
AB’den yapılan açıklamada, “Smotrich’in bu sözleri uluslararası hukuku ve insanlığın temel ilkelerini küçümsediğini bir kez daha ortaya koymaktadır. İsrail hükümetinin Bakan Smotrich’in sözleriyle arasına kesin bir mesafe koymasını bekliyoruz,” denildi.
AB, yüz binlerce çocuk da dâhil olmak üzere Gazzelilerin insani ihtiyaçlarının karşılanması için erişim çağrısında bulundu. Brüksel ayrıca, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze Şeridi genelinde yardım dağıtımının artırılması için “derhal ateşkes” çağrısını yineledi.
Fransa da Smotrich’i eleştirerek “skandal niteliğindeki açıklamaları karşısında duyduğu derin dehşeti” ifade etti.
Paris, Gazze halkına insani yardım sağlamanın, bölgeye tüm erişimi kontrol ettiği için İsrail için “uluslararası insancıl hukuk kapsamında bir yükümlülük” olduğunu ekledi.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy ise X’te yaptığı açıklamada, “Bakan Smotrich’in sözlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını” söyledi ve “İsrail hükümetini bu sözleri geri çekmeye ve kınamaya” çağırdı.
Diplomasi
Soykırım sanığı, soykırım sponsorunu Nobel’e aday gösterdi

Gazze’de işlenen savaş suçları ve soykırım nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce hakkında yakalama kararı bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Trump ise Netanyahu’ya verdiği destekle, Filistinlilerin başka ülkelere sürülmesini ve iki devletli çözümün reddini savundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini açıklayarak adaylık mektubunu Trump’a Beyaz Saray’daki görüşmeleri sırasında teslim etti. Trump, bu jestten memnun olduğunu belirtti.
Trump ise görüşmede Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini ifade etti: “Göndermek zorundayız. Kendilerini savunabilmeleri gerekiyor. Çok ağır saldırı altındalar.”
Filistinlilerin “gönüllü” göçü masada
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlarken, ABD’nin İran ile yeni görüşmeler planladığını duyurdu ve Gazze’den Filistinlilerin başka ülkelere yerleştirilmesi yönündeki tartışmalı girişimde ilerleme sağlandığını söyledi.
Görüşme öncesi gazetecilere konuşan Netanyahu, ABD ve İsrail’in, Filistinlilere “daha iyi bir gelecek” sunacak ülkelerle birlikte çalıştığını belirtti.
“Kalmak isteyen kalabilir ama ayrılmak isteyenler de ayrılabilmeli” diyen Netanyahu, “ABD ile çok yakın çalışıyoruz. Bence birkaç ülkeye ulaşmak üzereyiz” ifadesini kullandı.
Trump ise sorulara önce yanıt vermekten kaçındı, ardından şunları söyledi:
“Çevredeki ülkelerden harika bir işbirliği gördük. Her birinden. Yani iyi bir şey olacak.”
Trump, yılın başlarında Gazze’den Filistinlilerin gönderilmesi ve bölgenin kontrolünün alınması fikrini gündeme getirmişti. Gazze halkı bu öneriyi “toplu sürgün” olarak nitelemiş ve evlerini terk etmeyeceklerini açıklamıştı.
‘Filistin devleti, yok etme platformu olur’
Trump’a görüşmede iki devletli çözümün mümkün olup olmadığı da soruldu. Trump, “Bilmiyorum” diyerek soruyu Netanyahu’ya yönlendirdi.
Netanyahu ise şunları söyledi: “Filistinlilerin kendilerini yönetme konusunda tüm yetkilere sahip olması gerektiğini düşünüyorum ama bizi tehdit etme yetkisine asla. Bu da demektir ki güvenlik gibi egemen yetkiler her zaman bizim elimizde kalacaktır.”
Netanyahu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırılarını örnek göstererek, “Bakın ne yaptılar. Yer altına tüneller kazdılar, katliam yaptılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafasını kestiler… Bu, İsrail’i yok etmek için bir platform olur” dedi.
“Bizi yok etmek istemeyen Filistinli komşularımızla bir barış tesis edeceğiz. Ama bu barışta güvenlik kontrolü her zaman bizim elimizde olacak. İnsanlar şimdi diyecek ki ‘Bu bir devlet değil’. Umurumuzda değil. ‘Bir daha asla’ dedik. Ve o ‘bir daha asla’ şu an. Bu bir daha olmayacak.”
‘İran artık farklı, görüşmeye hazır’
Trump görüşmede İran’la yapılması planlanan temaslara da değindi:
“İran ile görüşmeleri planladık ve onlar da görüşmek istiyor. Büyük darbe aldılar. Artık farklılar. İki hafta önce olduklarından çok farklılar.”
Yeni bir saldırı planı olup olmadığı sorusuna “Umarım yapmak zorunda kalmayız” yanıtını veren Trump, “İran’a yeniden inşa etme şansı vermek isterim. ‘ABD’ye ölüm’ demiyorlar artık. Ortadoğu’nun zorbasıydı, artık değil” diye konuştu.
Trump ayrıca, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdıklarını belirtti ve Şam yönetimine “şans vermek” istediklerini söyledi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’dan “çok etkilendiğini” dile getiren Trump, Şara’nın “sert bir geçmişten ve coğrafyadan geldiğini” belirtti.
Netanyahu da Suriye’de artık istikrar ve barış için yeni fırsatlar doğduğunu ifade etti.
Diplomasi
Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.
5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İnci, “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.
“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”
Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.
Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”
Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.
Grovogui, “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.
“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”
Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:
“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”
Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:
“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”
Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.
Diplomasi
Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.
Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.
Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.
Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.
Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?
Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.
Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.
Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.
Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.
Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu
Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.
Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.
Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.
Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.
Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.
Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.
Diaspora liderine çekiçli gözaltı
Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.
Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.
Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.
Rusya iddiaları reddediyor
Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.
Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.
Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.
Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.
Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na