Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD ile Birleşik Krallık ticaret anlaşması imzaladı

Yayınlanma

ABD ile Birleşik Krallık uzun yıllardır süren müzakerelerin ardından önemli bir ticaret anlaşmasına imza attı.

Anlaşma uyarınca İngiliz mallarına uygulanan %10’luk “karşılıklı” gümrük vergisi oranı değişmezken, Birleşik Krallık çelik ve otomobillerde muafiyetlerden ve tarım ürünleri ihracatında pazar erişiminin artmasından yararlanacak.

Anlaşma, ileride daha fazla müzakere için de kapı açık bırakıyor. ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis’te gazetecilere yaptığı açıklamada, “Son ayrıntılar önümüzdeki haftalarda yazılacak,” dedi.

Beyaz Saray basın toplantısına telefonla katılan Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, anlaşmayı “tarihi” olarak nitelendirdi ve “Bu, ülkelerimiz arasındaki ticareti artıracak. Sadece işleri korumakla kalmayacak, aynı zamanda istihdam yaratacak ve pazar erişimini açacak,” dedi.

Anlaşma kapsamlı bir serbest ticaret anlaşmasından çok uzak olsa da, Birleşik Krallık, Trump ile bu tür bir anlaşmayı imzalayan ilk ülke oldu.

İngiliz otomotiv sektörü rahat bir nefes aldı

En önemli değişiklik, çelik, alüminyum ve otomobillere uygulanan %25’lik genel ek gümrük vergisinden muafiyeti. Anlaşma kapsamında, İngiliz otomobil ihracatına uygulanan gümrük vergileri %10’a düşürülecek ve yıllık 100.000 adetlik kota uygulanacak.

İngiliz başbakanlık kaynakları, bu rakamın Birleşik Krallık’ın geçen yıl ihraç ettiği toplam miktara neredeyse eşit olduğunu söylüyor. Bu kotanın aşılması durumunda araçlar %25’lik vergiye tabi olacak.

Öte yandan bu oran, Trump’ın ikinci başkanlık döneminden önce İngiltere’nin yararlandığı %2,5’lik gümrük vergisinin dört katı.

Bununla birlikte, gümrük vergilerindeki indirim, geçen yıl 9 milyar sterlin ihracat gerçekleştiren ve Birleşik Krallık’ın ABD’ye en büyük mal ihracatçısı olan İngiliz otomobil üreticilerine çok ihtiyaç duyulan bir rahatlama sağlayacak.

Çelik ve havacılık sektöründe karşılıklı adımlar

Anlaşma, yüksek fırınların kapatılması ve istihdam kayıpları tehdidi altında bir krizle karşı karşıya olan İngiltere’nin zor durumdaki çelik endüstrisi için gümrük vergilerini tamamen kaldırıyor.

ABD, şu anda Birleşik Krallık’ın AB’den sonra en önemli ikinci çelik ihracat pazarı: Amerikan pazarı, ülkenin çelik ihracatının değer olarak %9’unu, hacim olarak ise %7’sini oluşturuyor.

ABD ayrıca, Birleşik Krallık’ın havacılık parçaları için muafiyetler vaat ederken, karşılığında Birleşik Krallık’ın havacılık bileşenlerine “tercihli erişim” hakkı elde ediyor.

Oval Ofis’te konuşan ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, “Rolls Royce motorları ve bu tür uçak parçalarının gümrüksüz olarak ithal edilmesine izin vermeyi kabul ettik,” dedi.

Başlangıçta, havacılık parçaları, güvenlik gerekçesiyle daha önce muaf tutulanlar da dahil olmak üzere, genel %10’luk karşılıklı gümrük vergisine dahil edilmişti.

Londra, dijital vergi konusunda taviz vermedi

Birleşik Krallık’ın, ABD’nin vergiyi düşürme baskısına rağmen dijital hizmetler vergisi konusunda taviz vermemesi birçokları için sürpriz oldu. %2’lik vergi, Amazon, Meta ve Google gibi teknoloji devlerinin gelirlerini hedefliyor ve bu yıl 800 milyon sterlin gelir getireceği tahmin ediliyor. Bu vergi, Amerikan şirketlerine ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle uzun süredir ABD’nin tepkisini çekiyordu.

Fakat POLITICO’nun perşembe günü ilk kez bildirdiği gibi, vergi anlaşmanın bir parçası olarak değişmedi.

Bunun yerine, her iki ülke de ihracatçılar için bürokratik işlemleri ortadan kaldırmak ve gümrük prosedürlerini kolaylaştırmak için bir dijital ticaret anlaşması üzerinde çalışmaya karar verdi.

Hizmet Endüstrileri Koalisyonu Başkanı Christine Bliss yaptığı açıklamada, “İngiltere’nin dijital hizmet vergisi, Amerikan hizmet sağlayıcılarına adil bir şekilde uygulanmasını sağlamak için daha ayrıntılı bir şekilde tartışılmalı ve ele alınmalıdır,” dedi.

Teknoloji anlaşması, biyoteknoloji, yaşam bilimleri, kuantum bilişim, nükleer füzyon, havacılık ve uzay gibi alanlarda da daha fazla işbirliği öngörüyor.

Kampanyacılar için büyük bir rahatlama olan Birleşik Krallık’ın çevrimiçi güvenlik kurallarında da herhangi bir taviz verilmedi. 

Londra hükümeti, geçen ay Washington’un baskısı üzerine ABD ile ticaret görüşmelerinde çevrimiçi güvenlik kurallarının gözden geçirileceğini açıklamış ve büyük tepki toplamıştı.

Birleşik Krallık’ın ABD Büyükelçisi Peter Mandelson, POLITICO’ya verdiği demeçte “sonuçtan çok memnun olduğunu” belirterek, ülkesinin “tüm ana taleplerini elde ettiğini ve anlaşmanın artık daha derin ve uzun vadeli bir ABD-Birleşik Krallık teknoloji ortaklığının kapılarını açacağını” ekledi.

Tarımda karşılıklı pazar açıklığı ve gıda standartları

Büyük Britanya’daki tarım lobisinin şüpheyle karşıladığı bir hamle ile, ülkeler sığır eti konusunda yeni karşılıklı pazar erişimi anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında, İngiliz çiftçilere 13.000 metrik tonluk gümrüksüz kota ve %4 ile %10 arasında indirimli gümrük vergisi oranı tanındı.

Öte yandan, ABD’li çiftçiler de aynı miktarda sığır etini gümrüksüz olarak İngiltere’ye ihraç edebilecek.

Fakat daha önemlisi, ithal edilen tüm etlerin Birleşik Krallık gıda standartlarına uyması gerekiyor. Bu da, İngiliz çiftçilerin hormonlu sığır etinin yakın zamanda kapılarına dayanmayacağı için rahat bir nefes alabileceği anlamına geliyor.

Gıda standartları, Mayıs 2020’de ilk Trump yönetimi altında başlayan Birleşik Krallık-ABD serbest ticaret anlaşması müzakerelerinden bu yana sorunlu bir konu olmuştu.

ABD’ye etanol ihracatı kıyağı

Sürpriz bir hamle ile ABD’ye, ilk 1,4 milyar litre için yeni bir gümrüksüz etanol kotası da verildi. Daha önce, Birleşik Krallık’a ihraç edilen ABD etanolü, kullanımına bağlı olarak yüzde 10 ila 50 arasında gümrük vergisine tabi idi.

Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Trump, anlaşmanın Amerikan sığır eti, etanol ve büyük çiftçiler tarafından üretilen neredeyse tüm ürünlerin pazara erişimini “önemli ölçüde” artıracağını söyledi.

Beyaz Saray’ın belgelerine göre, anlaşma “ABD’li çiftçiler, çiftlik sahipleri ve üreticiler için 5 milyar dolarlık yeni ihracat fırsatı” yaratacak. Bu rakamın 700 milyon dolarından fazlası etanol ihracatından, 250 milyon doları ise sığır eti gibi diğer tarım ürünlerinden elde edilecek.

Ulusal Çiftçiler Birliği Başkanı Tom Bradshaw, “En büyük endişemiz, ekonomideki diğer sektörlerin gümrük vergilerinin kaldırılmasının ağır yükünü iki tarım sektörünün üstlenmek zorunda bırakılmasıdır,” dedi ve İngiliz tarımının “gelecekteki müzakerelerde bu tür dengesizlikleri üstlenmeye devam edemeyeceğini” ekledi.

Bradshaw, anlaşmaya biyoetanolün dahil edilmesinin “İngiliz tarla çiftçileri için endişe yarattığını” da sözlerine ekledi ve bunun yerli biyoetanol üretiminin sürdürülebilirliği ve üyeleri üzerindeki potansiyel etkisi için ne anlama geldiğini incelediklerini söyledi.

Beyaz Saray, ülkelerin endüstriyel ve tarımsal pazar erişimini geliştirmek için birlikte çalışmaya da karar verdiklerini açıkladı.

İlaçlara ayrıcalıklı muamele

Anlaşma, ABD’nin henüz ilaçlara gümrük vergisi uygulamamasına rağmen, Britanya’nın ilaç gümrük vergileri konusunda ayrıcalıklı bir sonuç elde etmek için müzakere yapmasına da olanak tanıyacak.

İlaçlar, Birleşik Krallık’ın ABD’ye en büyük ikinci ihracat kalemi. İngiltere geçen yıl 6,6 milyar sterlinlik ilaç ihracatı gerçekleştirdi ve bu rakam, ülkenin ABD’ye toplam ihracatının %11,1’ini oluşturdu.

Trump, 1 Nisan’da ilaç ithalatının ulusal güvenlik üzerindeki etkilerini araştırmak üzere bir soruşturma başlatmış ve salı günü, “önümüzdeki iki hafta içinde” bu sektöre gümrük vergisi uygulayacağını açıklamıştı.

Öte yandan Birleşik Krallık’ın, Trump’ın film endüstrisine uygulayacağı gümrük vergilerinde ayrıcalıklı muamele görüp görmeyeceği henüz belli değil.

Hafta sonu, ABD Başkanı, yabancı filmlere yüzde 100 gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmiş ve diğer ülkelerin film yapımcılarını kendi ülkelerine çekmek için sunduğu teşviklerin ABD’nin ulusal güvenliği için tehdit oluşturduğunu söyledi.

Kültür Komitesi Başkanı Caroline Dinenage, “ABD’nin sahip olduğu fikri mülkiyet haklarına dayalı olarak İngiltere’deki tesis ve yeteneklere yapılan yatırımlar” nedeniyle filmler üzerindeki gümrük vergilerinin “Amerikan şirketlerinin çıkarlarına aykırı” olduğunu savundu.

Ticaret Bakanı Jonathan Reynolds ise, “Şu aşamada, ABD’nin filmlerle ilgili olarak tam olarak ne tür gümrük vergileri uygulamayı önerdiği belli değil,” dedi.

Diplomasi

Yeni Zelanda Başbakanı Luxon, Çin ziyaretinde Xi Jinping ile ticaret ve güvenlik konularını görüştü

Yayınlanma

Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, cuma günü Pekin’de bir araya geldi. Luxon’un ofisinden yapılan açıklamada, iki liderin, Güney Pasifik’teki zorlukları ve ikili ilişkileri yönetmek için görüştüğü belirtildi.

Luxon, “Devlet Başkanı Xi ile görüşmem, bu önemli ilişkinin derinliğini ve genişliğini değerlendirmek ve ikili bağlarımızı yeniden teyit etmek için değerli bir fırsat oldu” dedi. Başbakan, “uluslararası kurallara dayalı sistem”i vurguladı ve Çin’i “küresel sorunların çözümüne yardımcı olma” konusunda “önemli bir rol” oynamaya çağırdı.

“Güçlü ve yenilikçi ekonomik ilişkilerimizin nasıl geniş bir alana yayıldığını özetledim” dedi. “Ticaret ve ekonomi bağlarımız birbirini tamamlayıcı nitelikte ve her iki ülkenin refahına katkıda bulunuyor. Bu bağlar, Yeni Zelanda’nın ekonomisini büyütme hedefini de doğrudan destekliyor” ifadelerini kullandı.

Çin’in Xinhua haber ajansı, Xi’nin ülkesinin ve Yeni Zelanda’nın “birbirlerine saygı duymaları, farklılıkları kabul ederken ortak noktalar aramaları ve iki ülke arasındaki farklılıkları ve anlaşmazlıkları doğru bir şekilde görmeleri ve ele almaları” gerektiğini söylediğini aktardı.

Yeni Zelanda Başbakanı Luxon, Kasım 2023’te liderlik görevini üstlendiğinden bu yana ilk kez Çin’e üç günlük ziyarette bulunuyor. İki gününü Şanghay’da geçiren Luxon, Yeni Zelanda ve Çinli şirketler arasında 871 milyon Yeni Zelanda doları (520 milyon ABD doları) değerinde ticari anlaşmaların imzalanmasını denetledi. Ziyareti sırasında, Yeni Zelanda’yı Çinli turistler ve öğrenciler için bir destinasyon olarak tanıttı.

Luxon’un Çin ziyareti, Yeni Zelanda’nın Güney Pasifik’teki çıkarlarını, Pekin’in bölgede artan iddialı etksiyle tehlikede hissettiği bir bir dönemde gerçekleşti.

Yeni Zelanda Çağdaş Çin Araştırma Merkezi direktörü Jason Young, Wellington ve Pekin arasındaki canlı ticarete dikkat çekerek, mart ayında sona eren mali yılda Yeni Zelanda’nın 21,5 milyar Yeni Zelanda doları değerindeki ihracatının %20’sinin Çin’e yapıldığını belirtti. Nikkei Asia’ya konuşan Young, “Yeni Zelanda’nın çıkarlarına uygun ekonomik işbirliği alanları olduğu açıktır ve Yeni Zelanda hükümeti bunları güçlendirmeye ve olumlu ilişkileri sürdürmeye çalışmaktadır” dedi.

Aynı zamanda, Yeni Zelanda’nın başlıca ortağı olan ve yakın bağları bulunan Pasifik ada ülkesi Cook Adaları ile Çin’in ilişkisinin derinleşmesi Yeni Zelanda’yı tedirgin ediyor. Luxon’un ofisinden cuma günü yapılan açıklamada Cook Adaları veya Çin’in Pasifik’teki faaliyetleri hakkında herhangi bir yorum yer almadı, ancak Luxon, Xi ile “Hint-Pasifik bölgesinde istikrarın ve gerilimin azaltılmasının gerekliliğini” görüştüğünü söyledi.

27.000 kişinin yaşadığı Cook Adaları, Yeni Zelanda ile “serbest birlik” anlaşması imzalamıştır Bu anlaşma kapsamında Yeni Zelanda, küçük Polinezya takımadalarına mali, savunma ve dışişleri desteği sağlamakta. Ayrıca Cook Adaları sakinleri Yeni Zelanda pasaportuna sahip.

Wellington ve Avarua hükümetleri ayrıca savunma ve ulusal güvenlik konularında “işbirliği ve yardımlaşma” ve “her iki tarafı veya birini etkileyebilecek her türlü risk” konusunda birbirlerine danışma yükümlülüğü altındadır.

Şubat ayında Cook Adaları, Wellington’u şaşırtarak Çin ile beş yıllık Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın yanı sıra ekonomik işbirliği ve derin deniz maden arama ile ilgili diğer anlaşmalar imzaladı.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters şubat ayında, Cook Adaları’nın “Yeni Zelanda’nın çıkarlarıyla önemli ölçüde çelişen” politikalar izlememesinin beklendiğini söyledi.

Perşembe günü Wellington, bu ayın başlarında Cook Adaları’na mali yıl için 18,2 milyon Yeni Zelanda doları tutarındaki kalkınma yardımını askıya aldığını doğruladı.

Peters’ın sözcüsü Nikkei’ye verdiği demeçte, ödemelerin “Cook Adaları ve Çin arasında imzalanan anlaşmalar ve bu anlaşmalar hakkında Yeni Zelanda ile istişare yapılmaması” nedeniyle “güven ve anlamlı katılım”ın yetersizliği nedeniyle askıya alındığını ve ilişkilerin onarılması ve güvenin yeniden tesis edilmesi için somut adımlar atıldığında yeniden başlayacağını söyledi.

ABD geri çekilirken Çin, Pasifik Adaları ülkelerine pazarlarını açma sözü verdi

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Paşinyan, Rusya vatandaşı milyarder Karapetyan’a karşı neden silaha sarıldı?

Yayınlanma

Rusya vatandaşı milyarder Samvel Karapetyan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile yaşadığı anlaşmazlıkta Ermeni Kilisesi’ni desteklemesinin ardından Erivan’da tutuklandı. ‘İktidarı ele geçirme çağrısı yapmakla’ suçlanan Karapetyan’ın sahibi olduğu Ermenistan Elektrik Şebekeleri’nin de kamulaştırılması gündemde. Moskova ise süreci yakından takip ettiğini açıkladı.

Rusya vatandaşı milyarder Samvel Karapetyan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Ermeni Apostolik Kilisesi arasında yaşanan gerilimde kiliseye destek vermesinin ardından Erivan’da tutuklandı.

Sputnik Ermenistan ajansının 19 Haziran’da aktardığına göre, 18 Haziran akşamı mahkeme kararıyla iki ay süreyle tutuklanan Karapetyan, Erivan’daki Armavir adlı yeni cezaevine gönderildi.

Ermenistan Soruşturma Komitesi, Karapetyan’ı kamuoyuna açık bir şekilde iktidarı ele geçirme çağrısı yapmakla suçladı.

İş insanı suçlamaları reddederken, avukatları iddiaları “saçma ve yasa dışı” olarak nitelendirdi. Hükümet ayrıca, Karapetyan’ın sahibi olduğu Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketini kamulaştırmaya hazırlanıyor.

Kilise desteği tutuklama getirdi

Rus iş insanına yönelik soruşturmanın fitilini, Ermeni Apostolik Kilisesinin Eçmiadzin’deki merkezini ziyareti sırasında kiliseye verdiği destek ateşledi.

Karapetyan, News.am‘e verdiği demeçte, “küçük bir grubun” Ermenistan’ın ve kilisenin bin yıllık tarihini unutarak Ermeni Apostolik Kilisesine saldırdığını söylemişti.

Bu açıklamalardan bir gün sonra, 18 Haziran gecesi Karapetyan ve kardeşi Karen, Erivan’daki evlerinde gözaltına alınarak Soruşturma Komitesi’ne götürüldü.

Armenia Today gazetesinin haberine göre, güvenlik güçleri gözaltı öncesi evde arama yaptı ve daha sonra milyarderin evinin önünde toplanan yaklaşık 50 kişiyi de gözaltına aldı.

Mahkemenin tutuklama kararının hemen ardından avukatı aracılığıyla açıklama yapan Karapetyan, adliye önünde toplanan destekçilerine teşekkür ederek “Ermeni halkına ve Ermeni Apostolik Kilisesi’ne sadık kalacağını” ve hiçbir kararın “kendisini yolundan döndüremeyeceğini” belirtti.

Ermenistan’da iş insanı Karapetyan hakkında ‘darbe çağrısı’ soruşturması başlatıldı

Paşinyan ile kilise arasındaki gerilim

Ermenistan’da Ermeni Apostolik Kilisesi ile Başbakan Paşinyan arasındaki gerilim, mayıs ayı sonlarında Paşinyan’ın sosyal medyadaki paylaşımlarıyla tırmanmıştı.

Paşinyan, Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu II. Garegin de dahil olmak üzere birçok din adamının bekarlık yeminine uymadığını ve görevlerini bırakmaları gerektiğini öne sürmüştü.

Kilise ise mevcut hükümetin politikalarını sık sık eleştirerek Paşinyan’ı istifaya çağırıyordu.

Karapetyan, gözaltına alındıktan sonra Taşir Grubu basın ofisi yöneticisi Zara Acemyan’ın Facebook hesabından yayımlanan açıklamasında, kendisine yönelik takibatın mevcut Ermeni yetkililerin acizliğini kanıtladığını ifade etti.

Ermeni Apostolik Kilisesi de yaptığı açıklamada, yetkililere Rus iş insanına yönelik takibata son verme çağrısında bulunarak, mahkemenin “utanç verici” kararının sadece kilisenin itibarına değil, Ermenistan’ın uluslararası imajına da bir darbe olduğunu vurguladı.

Karapetyan kim?

1965 yılında Ermenistan’ın Kalinino (1991’den sonra Taşir) şehrinde doğan Samvel Karapetyan, 1997’de Rusya’nın Kaluga kentinde Kalugaglavsnab şirketini satın aldı.

1999 yılında bu şirketin temelinde, inşaat, üretim, enerji ve satış firmalarının yanı sıra alışveriş merkezleri, oteller, restoranlar ve konut ağını da içeren 200’den fazla şirketten oluşan Taşir Grubu’nu kurdu.

Forbes‘a göre Karapetyan, 3,2 milyar dolarlık servetiyle Rusya’nın en zenginleri listesinde 44. sırada yer alıyor.

‘Paşinyan’ın eylemleri Karapetyan’ın reklamını yapıyor’

Öte yandan Kafkasya Enstitüsü’nden araştırmacı Grant Mikaelyan, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte Karapetyan’ın iktidar ile kilise arasındaki mevcut krizi kendi siyasi hedefleri için kullanmaya karar verdiğini söyledi.

Mikaelyan’a göre, Rus iş insanının Ermenistan’da her zaman siyasi emelleri oldu ve aynı zamanda Paşinyan’ın politikalarından son derece rahatsız.

Mikaelyan, “Ermenistan başbakanının sosyal medyada Ermeni Apostolik Kilisesine yönelik hakaret seli ve bir iş insanının kişisel görüşünü ifade ettiği için tutuklanması, bu süreçte hukukun üstünlüğünün olmadığının bir göstergesi. Dahası, bugün resmi propaganda aktif olarak Karapetyan’ı Kremlin ile ilişkilendirmeye ve iş insanını Paşinyan’ı devirmek için bir koçbaşı olarak adlandırmaya çalışıyor,” dedi.

Paşinyan’ın politikalarından memnun olmayan yüksek bir vatandaş oranı olduğunu belirten siyaset bilimci, “Aslına bakılırsa, yetkililer bu uygunsuz eylemleriyle sadece iş insanının reklamını yapıyor,” diye ekledi.

Şirketine kamulaştırma kararı

Karapetyan’a yönelik operasyonların ortasında Paşinyan, Kasım 2020’den beri görevde olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı Başkanı Armen Abazyan’ı da görevden aldı.

Paşinyan, parlamentodaki açıklamaısnda bu kararı, eski Ulusal Güvenlik Teşkilatı başkanının dinlenme zamanının gelmesiyle açıkladı.

Fakat Hraparak gazetesine göre, Abazyan’ın görevden alınmasının muhtemel nedeni, Karapetyan’ın evinin avlusunda bir “baskın şovu” düzenlemeyi ve “onu asfalta yatırmayı” reddetmesiydi.

Paşinyan aynı açıklama, iktidardaki “Sivil Sözleşme” partisinin, Taşir Grubu’na ait Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketinin kamulaştırılmasına yönelik bir yasa tasarısı hazırladığını da duyurdu.

Paşinyan, bu karara Ermenistan’ın bölgelerini ziyareti sırasında “neredeyse bir enerji krizi” tespit etmesi üzerine vardığını iddia etti.

Başbakana göre şirket, daha sonra toplumsal hoşnutsuzluk ve siyasi bir kriz yaratmak amacıyla ülkede kasıtlı olarak bu durumu yarattı.

Taşir Grubu, şirketi Rus şirketi Inter RAO’dan Eylül 2015’te, Erivan’da elektrik tarifelerindeki artışa bağlı büyük protestoların ardından satın almıştı.

Karapetyan, geçen sene Armenia Today‘e verdiği mülakatta, şirketi satın aldıkları sırada Ermenistan Elektrik Şebekelerinin faaliyetlerinin tamamen felç olduğunu söylemişti.

Milyardere göre, önceki sahipler “onlarca yıl modernizasyon için bir kuruş bile ayırmamıştı” bu nedenle şirketi 2016’dan bu yana sadece modernizasyon için yaklaşık 680 milyon dolar ve yeni kapasiteler oluşturmak için yaklaşık 150-200 milyon dolar harcamak zorunda kalmıştı.

Moskova ne söyledi?

Mikaelyan’a göre, Rus milyarderin tutuklanması Rusya-Ermenistan ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. Uzman, Karapetyan’ın Rus iş dünyasında önemli bir aktör olduğunu ve bu nedenle Moskova’nın duruma tepkisiz kalamayacağını ve siyasi kanallar aracılığıyla serbest bırakılması için ısrarcı olacağını öne sürdü.

Tutuklamanın hemen ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Moskova’nın Karapetyan etrafındaki durumu takip ettiğini belirterek, tüm yasal haklarının korunması için kendisine gerekli desteğin sağlanacağını vaat etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Türkiye, Rusya’dan petrol ithalatını son 12 ayın zirvesine çıkardı

Yayınlanma

Reuters haber ajansına göre Türkiye, haziran ayında Rusya’dan Ural petrolü ithalatını 1,64 milyon tonla son 12 ayın en yüksek seviyesine çıkaracak. Rafineri kâr marjlarının cazip olması ve mevsimsel talep artışının, alımların artmasındaki temel etkenler olduğu belirtiliyor.

Türkiye’nin, haziran ayında Rusya’dan yaptığı Ural petrolü ithalatını 1,64 milyon tona çıkararak son 12 ayın en yüksek seviyesine ulaştıracağı bildirildi.

Reuters haber ajansının iki kaynağa ve LSEG gemi takip sistemi verilerine dayandırdığı haberine göre, bu artışın arkasında rafineriler için cazip kâr marjları ve bölgedeki akaryakıta yönelik mevsimsel talep artışı yatıyor.

İthalat üç aydır artıyor

Türkiye’nin Ural petrolü ithalatı üst üste üçüncü ayda da artış gösterirken, Mart 2025’e kıyasla sevkiyattaki artışın 800 bin tonu aştığı belirtildi.

Bu durumun, kilit pazar konumundaki Hindistan’da Ural petrolüne olan talebi ve fiyatları desteklediği ifade ediliyor.

LSEG terminalindeki verilere göre, Türkiye’nin Ural petrolü ithalatında bir önceki zirve, ülkedeki rafinerilerin 1,76 milyon ton petrol aldığı Mayıs 2024’te kaydedilmişti.

Sevkiyat Baltık limanlarından yapılıyor

Haziran ayında Türkiye’ye ulaşan Ural petrolü sevkiyatının yapıldığı ana limanlar, yaklaşık 1,4 milyon tonluk toplam sevkiyatla Rusya’nın Baltık’taki limanları Primorsk ve Ust-Luga oldu.

Novorossiysk’ten ise yaklaşık 200 bin ton petrol sevk edildiği kaydedildi.

Sektörden iki kaynak ve Reuters ajansının hesaplamalarına göre, Rusya haziran ayında Primorsk, Ust-Luga ve Novorossiysk’ten yapılan petrol ihracatı ve transitini mayıs ayındaki seviyede, yani günde yaklaşık 2 milyon varilde tutacak.

Hindistan’a giden petrolün fiyatı rekor kırdı

Haziran ayı başında kaynaklar, Hindistan limanlarına temmuz ayında teslim edilecek Rus Ural petrolü partilerinin fiyatının, spot sevkiyatların azalması nedeniyle Kuzey Denizi göstergesi BFOE’ye (Brent) kıyasla 2022’den bu yana rekor seviyeye yükseldiğini bildirmişti.

Çin ve Türkiye’nin en büyük rafinerileri Rus petrolü alımına yeniden başladı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English