Bizi Takip Edin

ASYA

‘Bharat’ Modi’nin Hindu milliyetçisi gündeminin bir parçası mı?

Yayınlanma

Hindistan’dan “Bharat” olarak bahseden bir G20 akşam yemeği davetiyesi Yeni Delhi’de tartışmalara yol açarken, muhalefet partileri Başbakan Narendra Modi hükümetini ülkeyi tek taraflı olarak yeniden adlandırmaya çalışmakla suçladı.

Hafta sonu düzenlenecek G20 zirvesine katılacak devlet yöneticilerine cumartesi günü gönderilen akşam yemeği davetiyesinde alışılagelmiş “Hindistan Cumhurbaşkanı” yerine “Bharat Cumhurbaşkanı” ifadesi kullanıldı. Hindistan hükümetinden bir kaynak Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada değişikliğin nedenini açıklamaksızın ülkenin Hintçe isminin böyle bir bağlamda “ilk kez” kullanıldığını söyledi.

Şimdi, ülkenin adının resmen değiştirilmesini öngören bir yasa tasarısının hükümetin 18-22 Eylül tarihleri için planladığı özel parlamento oturumunda sunulabileceğine dair spekülasyonlar dolaşıyor. Hükümet şu ana kadar oturumun gündemini netleştirmedi.

“Bharat” ismi Sanskritçe’den geliyor ve ülke için yabancı değil. Hindistan Anayasası’nın 1. maddesi, “Hindistan, yani Bharat, bir Devletler Birliği olacaktır” diyerek, neredeyse 200 yıllık İngiliz egemenliğinin ardından 1947’de bağımsızlığını kazanan ülkenin hem İngilizce hem de Hintçe isimlerini zikrediyor.

Hindu milliyetçiliği mi sömürgecilik karşıtlığı mı?

Hindistan’da eleştirmenlerin bir kısmı bu ani kopuşu, Modi’nin Bharatiya Janata Partisi hükümetinin Hindu milliyetçisi gündemini ilerlettiğinin bir işareti, diğer kısmı ise yolların isimlerini değiştirmek ve eski binaları yeniden inşa etmek gibi yöntemlerle ülkeyi sömürge yönetiminin son izlerinden de kurtarmaya çalıştığı bir modelin parçası olarak görüyor.

Bu hamle aynı zamanda iki düzineden fazla muhalefet partisinden oluşan bir koalisyonun Hindistan Ulusal Kalkınmacı Kapsayıcı İttifakı’nın kısaltması olan INDIA adı altında 2024 seçimlerine hazırlandığı bir dönemde geldi.

Ana muhalefetteki Hindistan Ulusal Kongresi partisinin kıdemli liderlerinden Shashi Tharoor, salı günü X’te (Twitter) akşam yemeği davetiyesinin bir kopyasını paylaşarak, “Hindistan’ın iki resmi adından biri olan ‘Bharat’ olarak adlandırılmasına anayasal bir itiraz olmasa da, hükümetin yüzyıllar boyunca hesaplanamaz bir marka değerine sahip olan ‘Hindistan’dan tamamen vazgeçecek kadar aptal olmayacağını umuyorum” dedi.

Partisi INDIA koalisyonuna üye olan Tharoor, “Tarihin kokusunu taşıyan ve dünya çapında tanınan bir isim üzerindeki iddiamızdan vazgeçmek yerine her iki kelimeyi de kullanmaya devam etmeliyiz” diye yazdı.

Kuzeydeki Cammu ve Keşmir bölgesinden muhalefet ittifakı ortağı Mehbooba Mufti, BJP’nin “Hindistan’ın çeşitlilik içinde birlik temel ilkesine karşı nefretinin yeni bir seviyeye ulaştığını” söyledi.

Mufti, “Hindistan’ın birçok ismini Hindustan ve Hindistan’dan şimdi sadece Bharat’a indirgeyerek küçüklüğünü ve hoşgörüsüzlüğünü gösteriyor” diye yazdı.

Ülkenin bir diğer popüler ismi olan “Hindustan” Farsça’da “İndus ülkesi” anlamına geliyor ve Babür döneminde yaygın olarak kullanılıyordu. İngilizler alt kıtayı İndus Nehri’nden türetilen “Hindistan” olarak adlandırdı. Eski Hindu yazıtlarında ve metinlerinde ise bölge “Bharat” olarak adlandırılmıştır.

Yeni muhalefet bloğunda yer alan Aam Aadmi Partisi’nin Delhi Başbakanı Arvind Kejriwal gazetecilere yaptığı açıklamada BJP’nin INDIA ittifakı nedeniyle sarsıldığını söyledi. İktidar partisini bu tür taktiklere başvurmaya iten şeyin oy kaygısı olduğunu öne sürdü.

Kejriwal, “Eğer INDIA ittifakı kendisini ‘BHARAT’ olarak yeniden adlandırırsa, ‘Bharat’ı da değiştirecekler mi?” diye sordu.

İngilizlerin verdiği ‘Hindistan’dan vazgeçelim

Öte yandan “Bharat” isminin kullanılmasını destekleyenler arasında BJP’nin kıdemli liderlerinden ve kuzeydoğu eyaleti Assam’ın başbakanı Himanta Biswa Sarma da bulunuyor. Sarma, “Ülkemiz ‘Bharat’tı, ‘Bharat’tır ve ‘Bharat’ olarak kalacaktır” dedi.

Kongre partisinin de “Bharat” ismini kullandığını belirten Sarma, kıdemli lider Rahul Gandhi’nin ülke genelinde seçmenlerle yeniden bağlantı kurmak için gerçekleştirdiği 3,500 kilometrelik “Bharat Jodo Yatra” (“Unite India March”) yürüyüşüne işaret etti.

Sarma, “İşinize geldiğinde ‘Bharat’ı kullanıyorsunuz, işinize gelmediğinde ise Hindistan oluyorsunuz,” dedi.

G20 davetine ilişkin tartışmalar, BJP’nin ideolojik omurga örgütü Rashtriya Swayamsevak Sangh’ın başkanı Mohan Bhagwat’ın geçtiğimiz cuma günü yaptığı ve vatandaşları “Hindistan” ismini kullanmayı bırakıp “Bharat” ismini kullanmaya çağırdığı açıklamaların ardından geldi.

Bhagwat, Guwahati’deki bir etkinlikte yaptığı konuşmada “Bazen İngilizce konuşan insanlarla iletişim kurarken ‘Hindistan’ demek zorunda kalıyoruz, [ama] buna gerek yok. Yazarken, konuşurken ve diğer her yerde ‘Bharat’ kelimesini kullanmalıyız” dedi.

X’te 23.4 milyon takipçisi olan eski Hintli kriket oyuncusu Virender Sehwag da, “Hindistan isminin İngilizler tarafından verilen bir isim olduğunu ve orijinal ülkenin ismi olan ‘Bharat’ı resmi olarak geri almanın çok geciktiğini” savundu.

ASYA

Kishida enerji dönüşümünü desteklemek için ‘Asya’nın OECD’si’ çağrısında bulundu

Yayınlanma

Başbakan Fumio Kishida cuma günü yaptığı açıklamada, Japonya’nın temiz enerji konusunda diğer Asya hükümetleriyle işbirliğini derinleştireceğini belirtirken, yeşil dönüşüm için kural ve kılavuzların belirlenmesine yardımcı olacak bir “Asya OECD’si” vizyonunu açıkladı.

Kishida cuma günü Japonya İş Federasyonu ya da Keidanren tarafından düzenlenen Asya İş Zirvesi’nde konuştu. Etkinliğe aralarında Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Konseyi, Filipinler-Japonya Ekonomik İşbirliği Komitesi ve Endonezya Ticaret ve Sanayi Odası’nın da bulunduğu 11 Asya ekonomisinden 13 iş grubunun temsilcileri katıldı.

Kishida zirvenin kapanış konuşmasında Japonya’nın “Asya’nın karbonsuzlaştırılmasına öncülük edeceğini ve Asya’da büyük bir karbonsuzlaştırma pazarı yaratmak için işbirliğini güçlendireceğini” söyledi. Kishida, sıfır karbon emisyonuna ulaşma gibi zor bir görev söz konusu olduğunda “çok benzer bir durumda” oldukları için ülkesinin yeşil dönüşüm deneyimini diğer Asya ülkeleriyle paylaşabileceğini söyledi.

Tokyo, örneğin yeşil enerji ve elektrikli araçlarla ilgili tedbirleri benimseme konusunda daha proaktif olan Avrupa Birliği’ne kıyasla karbonsuzlaştırma konusunda daha kademeli ve iş dostu bir yaklaşım benimsenmesi için baskı yapıyor. Tokyo, imalat ağırlıklı ekonomisi için hızlı bir geçişin başarılmasının zor olacağı ve bunu yapmaya çalışmanın otomobil üretimi gibi kilit sektörlerin rekabet gücüne zarar verebileceği endişesini sık sık dile getiriyor.

Japonya, ASEAN’ın da daha yeşil bir ekonomi ile ekonomik büyümeyi teşvik etme arasında denge kurma konusunda benzer bir ikilemle karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Kishida AZEC’i ilk olarak 2022 yılında önerdi ve ertesi yıl dokuz ASEAN üye ülkesiyle birlikte başlattı. İlk zirve Aralık 2023’te yapıldı.
Başbakan, yeni girişimin, Tokyo tarafından finanse edilen Cakarta merkezli uluslararası bir düşünce kuruluşu olan ASEAN ve Doğu Asya Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nde (ERIA) ulaşım ve elektrik gibi sektörlerde karbonsuzlaştırma programlarını desteklemek için bir “Asya sıfır emisyon merkezi” kuracağını söyledi.

Kishida, düşünce kuruluşunun “Asya’nın OECD’si” gibi olmasını ve çeşitli sektörlerde uluslararası kural ve standartların belirlenmesine katkıda bulunmasını istediğini belirtti ve bu sonbaharda Laos’ta ikinci bir AZEC zirvesi düzenlenmesi için görüşmelerin sürdüğünü söyledi. “Bu yılın, gelecek on yıl için belirli eylem planları üzerinde ilgili ülkelerle anlaşmaya varma yılı olmasını istiyorum” dedi.

Yapay zeka stratejisi konusunda Kishida, Nikkei’nin daha önce Japonya’nın ülkedeki ve Asya’nın başka yerlerindeki şirketler arasında, ilgili Asya ülkelerinin dillerine ve kültürlerine daha uygun yapay zeka geliştirmek için işbirliğini destekleyeceği yönündeki haberini doğruladı. “Ne yazık ki Japonca, küresel toplumda küçük bir dil,” diyen Kishida, Asya ülkelerinin yapay zekanın faydalarından tam olarak yararlanmak için birlikte çalışması gerektiğini sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Kırgızistan’da darbe girişimi

Yayınlanma

Kırgızistan Milli Güvenlik Devlet Komitesi’nden (GKNB) yapılan açıklamada, ülkenin güvenlik kurumlarının erken müdahalesi sayesinde düzenlenen darbe girişiminin önlendiği belirtildi.

Açıklamada, “Vatandaşların güvenliğini sağlamaya ve anayasal düzenin temellerini korumaya yönelik tedbirlerin bir parçası olarak, şiddet kullanarak iktidarı ele geçirmeyi ve vatandaşların ölümüyle sonuçlanan kitlesel kaos tertip ederek ülkedeki sosyo-politik durumu istikrarsızlaştırmayı planlayan yıkıcı bir grubun yasa dışı faaliyetleri bastırılmıştır,” ifadelerine yer verildi.

RİA Novosti‘nin haberine göre açıklamada, suç örgütünün dinci fanatikleri de içerdiği kaydedildi.

Ülkenin güvenlik kurumları tarafından yürütülen soruşturma ve operasyonel tedbirler sırasında, dört Kırgız vatandaşının gözaltına alındığı ve geçici bir gözaltı merkezine götürüldüğü bilgisine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Gözaltına alınanların evlerinde ve araçlarında yapılan aramalarda el yapımı patlayıcılar, ateşli silahlar, mühimmat, telsizler, kurşun geçirmez yelekler, kolluk kuvvetleri üniformaları, insansız hava araçları, aşırılıkçı yayınlar ve diğer yasaklı materyaller bulunmuş ve bunlara el konulmuştur.”

Öte yandan açıklamada, soruşturma ve operasyonel faaliyetlerin halihazırda devam ettiği vurgulanarak ilerleyen bir tarihte gerekli bilgilerin kamuoyuna açıklanacağına dikkat çekildi.

Daha önce Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un 5-6 Temmuz tarihlerinde Azerbaycan’ı ziyaret etmeyi ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) gayrı resmi zirvesine katılmayı planladığı bildirilmişti.

Rusya gözünden Türkiye’nin Orta Asya politikası

Okumaya Devam Et

ASYA

Filipinler ve Japonya Karşılıklı Erişim Anlaşması’na hazırlanıyor

Yayınlanma

Filipinler ve Japonya, Güneydoğu Asya ülkesi ile Çin arasında Güney Çin Denizi’nde tırmanan gerilimin ortasında, savunma ve dışişleri bakanlarının pazartesi günü Manila’da yapacakları kritik “iki artı iki” toplantısıyla güvenlik ortaklıklarını bir üst seviyeye taşımaya hazırlanıyor.

Türünün ikinci örneği olan görüşmelerin odak noktalarından biri, iki ülke arasında askerlerin erişimini kolaylaştıracak ve ortak askeri tatbikatları kolaylaştıracak potansiyel bir karşılıklı erişim anlaşması (RAA) olacak.

Bu türden ilk Filipinler-Japonya toplantısı 2022 yılında, Manila ile Pekin arasındaki diplomatik ilişkileri yakınlaştıran dönemin Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte döneminde yapılmıştı. Buna karşılık önümüzdeki hafta yapılacak görüşmeler, ülkenin jeopolitik bağlılığını yeniden Washington’a kaydıran Başkan Ferdinand Marcos Jr. döneminde gerçekleştirilecek.

Çin, Filipinler’in Güney Çin Denizi’ndeki Scarborough Sığlığı ve İkinci Thomas Sığlığı’na yaptığı ikmal görevlerini egemenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle tazyikli su ve çarpışmalarla bastırarak karşı çıkıyor. Filipinler ise Çin’in kendi egemenliğini ihlal ettiğini ve uluslararası hukuku çiğnediğini iddia ediyor.

Filipinler’deki Amador Araştırma Hizmetleri’nin CEO’su Julio Amador, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “bence Japonya, Güney Çin Denizi’nin bölgede daha geniş bir çatışmayı tetikleyebilecek bir parlama noktası olmasından çok endişe duyuyor” dedi.

Güneydoğu Asya uzmanı ve Japonya Ulusal Politika Çalışmaları Enstitüsü’nde doçent olan Yusuke Takagi, karşılıklı erişim anlaşmasının imzalanmasının “Japonya’nın Filipinler’in yaptıklarını desteklediği” yönünde bir sinyal göndereceğini söyledi.

Nikkei’ye konuşan Yusuke Takagi, “RAA, ordunun acil bir durumda bir şey yapması durumunda bir yedektir. RAA’nın bir şeyleri hemen değiştirmeyeceğini düşünüyorum. Japonya’dan Filipin Sahil Güvenliğine] gemi sağlanması daha çok oyunun kurallarını değiştirir” dedi.

Filipinler ve Japonya arasında daha yakın bir ilişkinin başka sonuçları da olabilir. Hawaii’deki Pacific Forum International’da siber güvenlik ve kritik teknolojiler direktörü olan Mark Manantan, ikiden fazla iki görüşmesinin, Amerika’nın “Trump başkanlığında bir kez daha daha içe dönük, işlemci ve hatta değişken” olması durumunda bile ABD-Japonya-Filipinler üçlü ilişkileri için bir tür “gelecek güvencesi” işlevi gördüğünü söyledi.

Üç ülke bu yılın başlarında Washington’da tarihi bir üçlü zirve düzenleyerek Çin’in artan etkisine karşı Hint-Pasifik bölgesinde savunma ve ekonomik işbirliğini güçlendirmek için birleşik bir cephe sergilediler.

Manantan, Japonya’nın Filipinler ile yürüttüğü iki artı iki angajmanının, özellikle Güney Çin Denizi’nde hak iddia eden diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle gelecekte yürüteceği diyalog için bir “şablon” olabileceğini belirtti. “Japonya, olası bir Japonya-Vietnam-Filipinler diyaloğunun şekillendirilmesinde kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir. Yani burada koalisyon kurma konusunda pek çok olasılık var” dedi.

Japonya’nın RAA gibi yasal anlaşmalarla bölgede artan varlığı daha fazla potansiyel çerçeveye kapı açabilir. Manantan, Japonya’nın Avustralya ile de RAA’sı olduğu göz önüne alındığında, Japonya-Filipinler-Avustralya ortaklığını “ABD-Japonya-Filipinler üçlüsünün bir yinelemesi” olarak görmenin kendisini “şaşırtmayacağını” söyledi.

Amador ayrıca Tokyo ve Manila arasındaki RAA anlaşmasının Japonya’ya bölgede ABD ve Avustralya’nın sahip olduğu “bazı ayrıcalıkları” vereceğini belirtti.

NATO Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda ile güvenlik bağlantılarını artıracak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English