Şas Partisi lideri Aryeh Deri, hükümetin, yeşiva öğrencilerini (dini eğitim gören Yahudi gençler) askerlik hizmetinden muaf tutacak bir yasa çıkarmaması halinde iktidarı devireceğini açıkladı.
Kol Baramah radyosuna konuşan Deri, Başbakan Binyamin Netanyahu ve koalisyonuna iki ay süre tanıdı ve “Eğer bu mesele yasal çerçeveye oturtulmazsa, seçime gideriz” uyarısında bulundu.
Deri, dini eğitim alan gençlerin askerlik hizmetine tabi tutulmasını eleştirerek, “Kim hayal edebilirdi ki yeşiva öğrencileri suçlu ilan edilsin” dedi. Ayrıca, ulusal-dindar kesimden bazı siyasilerin yeşivaların askere alınmasına destek vermesini sert bir dille eleştirdi ve asıl onların sağcı hükümetin çöküşüne sebep olacağını öne sürdü.
Deri’nin tehdidinin, Şas partisinin 2025 devlet bütçesine verdiği destekle bağlantılı olduğu düşünülüyor. Mart 2025 sonuna kadar bütçenin onaylanmaması halinde hükümet otomatik olarak düşecek ve erken seçim kaçınılmaz olacak.
Deri’nin açıklamaları, Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı ve dindar koalisyon üzerindeki baskıyı daha da artırdı. Daha önce aşırı sağcı eski Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes ve rehine anlaşması nedeniyle hükümetten ayrıldığını açıklamıştı. Ayrıca, bir diğer aşırı sağcı isim olan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı askeri operasyonlarına devam etmemesi durumunda istifa tehdidinde bulundu.
Netanyahu şu an savaşa devam etmezse Maliye Bakanı’nın istifa resti ancak savaşa devam ederse İsrail ordusunun asker açığını kapatmak için Haredilerin silah altına alınması ve bu durumda Şas’ın desteği çekme tehdidi ile yüzleşiyor. Hakkındaki yolsuzluk davaları nedeniyle erken seçim tehlikesini göze almak istemeyen Netanyahu’nun koalisyon ortaklarının taleplerini nasıl uzlaştıracağı bilinmiyor.
Ultra-Ortodoks partilerin direnci sürüyor
Bu sırada İsrail parlamentosundaki (Knesset) Dışişleri ve Savunma Komitesi, ultra-Ortodoksların askere alınmasını öngören yasa tasarısını görüşüyor. Komite başkanı Yuli Edelstein (Likud), yasanın ciddi bir düzenleme olacağını ve İsrail ordusunun asker havuzunu genişleteceğini söyledi.
Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partileri, Netanyahu’yu askerlik muafiyeti yasasını ilerletmesi için yoğun baskı altında tutuyor. Birleşik Tevrat Yahudiği’nden Agudat Yisrael kanadı daha önce de zorunlu askerlik nedeniyle bütçeye karşı oy kullanabileceğini açıklamıştı.
Şas Milletvekili: Oğlum hapse girmeyi tercih eder
Öte yandan Şas milletvekili Yosef Taieb, dün oğlunun İsrail ordusuna katılmaktansa hapse girmeyi tercih edeceğini söylemişti.
Taieb’in bu açıklamaları hem koalisyon içinden hem de muhalefetten büyük tepki çekti.
Yeş Atid partisi Milletvekili Moshe Tur-Paz, “15 aydır savaşın sürdüğü bir dönemde, Sayın Taieb’in oğlunun da yükü paylaşmasını beklerdim. Savaşta birçok dindar asker cephedeydi, bazıları hayatını kaybetti. Hahamlar bile askerliğin dini bir görev olduğunu söylüyor” dedi. Likud Milletvekili Dan Illouz ise Taieb’e hitaben, “Sen Siyonizm adına İsrail’e göç ettin, IDF’de görev yaptın ve din eğitimi veren büyük hahamlardan ders aldın. Orduda görev yapmakla dini eğitimi sürdürmek çelişmez. Bu yüzden sözlerin hayal kırıklığı yaratıyor. Senin gibi biri orduda görev yapıp inancını koruyabildiyse, oğlun neden yapamasın?” ifadelerini kullandı.
Şas partisindeki bazı siyasetçiler, tam zamanlı olarak dini eğitim görmeyen ultra-Ortodoks gençlerin askere alınabileceğini savunmuştu. Ancak Şas’ın Manevi Liderler Konseyi, geçen yaz taraftarlarına “hiçbir celbe yanıt vermemeleri ve askerlik merkezlerine gitmemeleri” talimatını vermişti.
Konsey üyesi Rabbi Moshe Maya, haziran ayında yaptığı bir açıklamada, dini eğitim görmeyenlerin de orduya katılmasının yasak olduğunu savunarak, “Orduya gidenler dini kimliklerini kaybeder” ifadelerini kullanmıştı. Maya, “Eğer yeşiva öğrencileri olmasaydı, çok daha fazla insan ölmüş olurdu” diyerek, ultra-Ortodoks cemaatinin savaşa “dualarıyla” katkı sunduğunu ileri sürmüştü.
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, Lübnan hükümetini, İran’ın başkenti Tahran’dan Beyrut’a uçuşların durdurulması sebebiyle “İsrail’in emrini uygulamakla” suçladı.
Hizbullah lideri Kasım, paylaştığı görüntülü mesajında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin meselesindeki tutumuna tepki göstererek, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki işgaline yönelik açıklamalarda bulundu.
Kasım, Trump’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Filistin halkına yönelik başarısız olan “insani soykırım sonrasında siyasi soykırım” yapmak istediğini belirtti. Trump’ın Filistin halkına yönelik planının “kesinlikle uygulanamayacağını” ifade eden Kasım, “Ancak bu ABD’nin uluslararası alanda ne kadar kötü ve aşağılayıcı bir tutum takındığını gösteriyor” dedi.
“İsrail, 18 Şubat’ta tamamen çekilmeli”
Hizbullah Genel Sekreteri, İsrail askerlerinin 18 Şubat’a kadar Lübnan topraklarından tamamen çekilmesi gerektiğini belirterek, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki herhangi bir noktada askeri varlığını sürdürmesi için “hiçbir bahanesi olmadığını” söyledi.
Kasım ayında Washington’un arabuluculuğuyla sağlanan ateşkes kapsamında, İsrail güçlerine güney Lübnan’dan çekilmeleri için 60 gün süre tanınmıştı. İsrail’in talebi üzerine bu süre daha sonra 18 Şubat’a kadar uzatılmıştı. Ancak şimdi İsrail ordusunun Lübnan’daki beş noktada asker bulundurmaya devam etmek için talepte bulunduğu ve ABD yönetiminin buna onay verdiği iddia ediliyor.
Naim Kasım, İsrail’in 18 Şubat’tan sonra Lübnan topraklarında bulunmaya devam etmesi halinde, bunun işgal olarak değerlendirileceğini ve Lübnan hükümetinin buna karşı çıkması gerektiğini söyledi. “Herkes bir işgalin nasıl ele alındığını bilir” ifadelerini kullanan Kasım, doğrudan İsrail’e yönelik saldırı tehdidinde bulunmadı.
Lübnan’ın İran’dan gelen uçuşları ertelenmesine tepki
Kasım, İran’dan Lübnan’a uçuşların ertelenmesi konusunda bunun İsrail’in saldırısına karşı yapıldığını iddia ederek, “Başbakan, havacılık ve sivillerin güvenliği bahanesiyle bunu engelleme kararı aldı. Sorun, zor zamanda sivillerin güvenliğini sağlaması değil, sorun İsrail’in emrinin uygulanmasıdır” dedi.
Lübnan hükümetini İsrail’in emirlerini uygulamakla suçlayan Kasım, “Uçak insin, İsrail’in ne yapacağını görelim. Bizim bunu dinlememiz doğru değil” şeklinde konuştu.
Kasım, Lübnan hükümetine uçuşlarla ilgili kararını “yeniden gözden geçirme ve egemenliği konusundaki tutumunu ortaya koyma” çağrısında bulundu.
Öte yandan Kasım, 23 Şubat’ta defnedilecek Hizbullah’ın Genel Sekreterleri Hasan Nasrallah ve Haşim Safiyyuddin’in cenazesine katılma çağrısı yaparak, cenaze töreninde güvenlik önlemlerine uyulmasını istedi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Orta Doğu’da İsrail gibi daha fazla ülke olsaydı dünya daha güvenli olurdu” dedi.
Rubio, İsrail ziyareti kapsamında Başbakan Binyamin Netanyahu ile yaptığı ortak basın toplantısında konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinden itibaren İsrail’e ilk resmi ziyaretini yapan Rubio, “Eğer Orta Doğu’da İsrail gibi daha fazla ülke olsaydı dünya daha güvenli ve daha iyi bir yer olurdu” ifadelerini kullandı.
Rubio, Trump yönetiminin İsrail’e destek vermeye devam edeceğini belirtti.
“Hamas’ın kökü kazınmalı”
ABD Dışişleri Bakanı, Başkan Trump’ın “Hamas’ın bir hükümet ya da askeri güç olarak devam edemeyeceği konusunda çok net olduğunu ve açıkçası Hamas yönetebilen, idare edebilen ya da şiddet kullanarak tehdit edebilen bir güç olarak durduğu sürece barışın imkânsız hale geleceğini” iddia ederek “Kökü kazınmalı, ortadan kaldırılmalı” dedi.
Rubio, Trump’ın “açık ve net konuşan, meseleler hakkındaki görüşlerini açıkça ortaya koyan bir adam” olduğunu söyledi. Rubio, Trump’ın net olduğu ilk konunun “(İsrailli) rehinelerin eve dönmesi ve serbest bırakılması gerektiği” olduğunu söyledi. “Bu olmak zorunda. Bu isteğe bağlı değil” dedi.
Rubio, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’la yaptığı görüşmede ise Trump’ın Gazze’de tutulan “her bir rehinenin” geri dönmesine “güçlü ve derin bir şekilde bağlı olduğunu” ve “hepsi eve dönene kadar” dinlenmeyeceğini söyledi.
İsrail’in 7 Ekim 2023’ten, ateşkesin yürürlüğe girdiği 19 Ocak 2025’e kadar Gazze Şeridi’ne sürdürdüğü saldırılarda 14 binden fazlası enkaz altında kaybolanlar olmak üzere 61 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167’si çocuk 916 Filistinli yaşamını yitirdi, 7 bine yakın kişi yaralandı.
Suriye Merkez Bankası, ekonomisini zor durumda bırakan ciddi nakit sıkıntısını hafifletmek için Rusya’dan yeni banknotlar getirdi.
Merkez Bankası cuma günü yaptığı açıklamada Suriye poundlarının “Rusya’dan Suriye’ye Şam uluslararası havaalanı üzerinden” ulaştığını söyledi ancak para miktarını teyit etmedi. Bankacıların ve işletmelerin nakit sıkıntısının işlerini ciddi şekilde engellediğini söylemesinin ardından nakit paraya şiddetle ihtiyaç duyuluyordu.
Bu hamle, devrilen lider Beşar Esad’ın sığındığı bir ülkeden teslimatı müzakere etmek zorunda kalan ve yaptırımlar nedeniyle Batı’dan banknot tedarik etmekte zorluk çeken Suriye’nin yeni hükümeti için Rusya’ya bağımlılığın devam ettiği bir alanın altını çiziyor.
Adının açıklanmasını istemeyen bir tekstil üreticisi ve perakendeci, Financial Times’a verdiği demeçte, sıkıntının “insanlar bankaya para yatırmayı bıraktı çünkü çekemeyeceklerinden endişe ediyorlar” noktasına ulaştığını söyledi.
Suriye sosyal medyasında merakla beklenen banknotların gelişiyle ilgili söylentiler dolaşıyordu, ancak merkez bankası cuma günü yaptığı açıklamada ayrıntıları doğrulamadan “bu paranın büyüklüğü ve miktarı hakkında dolaşan rakamların” “tamamen yanlış” olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Asaad al-Shaibani geçen ay Financial Times’a yaptığı açıklamada, Esad hükümeti döneminde merkez bankası ihtiyaç duyulduğunda Rusya’dan basılı para sevkiyatı sipariş edecekti dedi. Devlet tarafından işletilen Rus matbaası Goznak, sürekli değiştirilmesi gereken banknotları tedarik ediyor.
Banknot uzmanlarına göre, Batılı banknot matbaaları tedariklerini hemen tamamlayamayacak ve ülkeye karşı devam eden yaptırımlar ışığında Suriye’ye nakit para sağlama konusunda isteksiz olacaklar.
Yeni rejimin bazı Suriye banknotlarını tedavülden kaldırmaya çalışıp çalışmadığı da belirsizliğini koruyor. En yaygın kullanılan iki banknottan biri olan 2,000 Suriye poundunda, şu anda Rusya’da yaşayan Esad’ın resmi bulunuyor.
Merkez Bankası geçen ayın sonunda para çekme işlemlerine getirdiği geçici sınırlamayı kaldırdı ancak bankalardan nakit para çekmek isteyen ticari ve bireysel müşteriler hala sık sık geri çevriliyor.
Financial Times’a konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki bankacı, bazı özel bankaların son haftalarda Merkez Bankasından her gün 600 milyon Sterlin (46.000 $) kadar para aldığını söyledi.
İşadamları, bu miktarın işletmeleri ayakta tutmak için yeterli olmadığını söylüyor. Üreticiler ve tüccarlar tedarikçilere ve maaşlara ödeme yapmak için banka mevduatlarının çoğuna erişemiyor.
Bir bankacı, “Tüccarlar çalışanlarına [nakit] rezervlerinden ödeme yapıyor ve bu iki aydır işe yaradı, ancak daha ne kadar dayanabilirler?” dedi.
Bankalar arası havaleler hala mevcut ve işadamları zaman zaman mal alıp satmak için bu yöntemi kullanıyor.
Nakit sıkıntısının etkisi, tedavülde kaç Suriye poundu olduğuna dair bilgi eksikliği nedeniyle daha da kötüleşti.
Çoğu merkez bankasının aksine Suriye Merkez Bankası, dolaşımdaki banknot miktarına ilişkin ayrıntılar içeren haftalık tablolar hazırlamıyor. Web sitesine erişilememesi de faaliyetlerine ilişkin belirsizliği artırıyor.
İşletmeler, satışlarının düştüğünü söylüyor. Bazıları da ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasının ardından baskı altında, bu da artık mevcut stokları zararına satmak zorunda oldukları anlamına geliyor.
Tekstilci bir işadamı, Financial Times’a, “İnsanlar harcama yapmıyor çünkü ne olacağını bilmiyorlar,” dedi. “Şirketler harcama yapmıyor çünkü nakit gelirleri yok ve ana öncelikleri çalışanlarına ödeme yapmak” diye ekledi.
Bu arada Batılı hükümetler Suriye’ye ve bankacılık sektörüne yönelik yaptırımların çoğunu yürürlükte tuttu. Avrupa Birliği de dahil olmak üzere bazı yetkililer önlemlerin aşamalı olarak hafifletileceğini söyledi.