Bizi Takip Edin

AMERİKA

Washington’da savaş karşıtı gösteri: ‘Nükleer soykırım’ korkusu

Yayınlanma

ABD’nin başkenti Washington DC’de pazar günü yüzlerce protestocu, ‘Rage Against the War Machine’ (Savaş Makinesine Karşı Öfke) çağrısıyla gerçekleştirilen mitinge katıldı.

ABD’deki siyasi çevrelerin farklı kesimlerinden önde gelen konuşmacıların yer aldığı mitingde, Başkan Joe Biden yönetimine Ukrayna’ya yönelik askeri desteğini sonlandırması ve Pentagon’un bütçesini kısarak iç meselelere odaklanması çağrısı yapıldı.

Lincoln Anıtı’nda düzenlenen miting, aralarında ABD başkanlık seçimleri adaylarının da bulunduğu çok sayıda tanınmış isim, gazeteci ve eski siyasetçinin katılımıyla gerçekleşti.

Beyaz Saray’a yürüyen grup, Biden’a Ukrayna’ya mali desteğin durdurulması, Rusya ile barış görüşmeleri yapılması ve NATO’nun lağvedilmesini içeren 10 taleplik bir liste iletti.

Eski ABD Kongre üyesi ve başkan adayı Tulsi Gabbard, kalabalığa seslenerek 2020’de aday olmasına neyin sebep olduğunu ve ‘bu yeni Soğuk Savaş ve nükleer silahlanma yarışının yol açacağı tehlikeler hakkında konuşmaya istekli başka bir aday olmadığını’ hatırlattı.

“Birazcık sağduyusu olan herkes, nükleer silah sahibi bir ülkeye karşı yürütülen Soğuk Savaş’ın her an sıcak bir savaşa dönüşebileceğini bilir” uyarısını yapan Gabbard, şöyle devam etti:

“Ve işte buradayız. İki yıl gibi kısa bir süre sonra, o zaman uyarısını yaptığım şey şimdi gerçek oldu. Şu anda Rusya’ya karşı yürüttüğümüz bu vekalet savaşı her an ABD ve NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşebilir.”

‘Bu savaşın kazanılması mümkün değil’

Gabbard, “Ve işte tüm bu çılgınlık; televizyonda gevezelerimiz var, politikacılarımız var, burada ABD’de ve dünyanın her yerinde çok güçlü insanlarımız var, sanki böyle bir savaş kazanılabilirmiş gibi ‘nasıl savaşacağımız ve kazanacağımız’ hakkında soğuk kanlı konuşmalar yapıyoruz. Bu savaşın kazanılması mümkün değil” diye ekledi.

Ayrıca Gabbard, “İster kasıtlı ister kazara olsun, böyle bir savaşın tek bir varış noktası vardır, o da nükleer bir soykırımdır” vurgusunu yaptı.

Eski Yeşiller Partisi başkan adayı Dr. Jill Stein ise, Pentagon’un devasa bütçesinin azaltılması çağrısında bulunarak Ukrayna’daki savaşı desteklemek için harcanan 100 milyar doların bir dizi iç sorunun hafifletilmesine kullanılabileceğini belirtti.

Stein, “Bu canice askeri harcamalar, her yıl sağlık sigortası olmadığı için ölen 70 bin kişi, her gece sokakta kalan yarım milyon evsiz insan, öğrenci harçları altında ezilen 33 milyon kişi, 100 milyon sağlık borcu, 22 milyon yoksul çocuk ve daha niceleri için umutsuzca ihtiyaç duyulan kaynakları tüketiyor” diye konuştu.

Deneyimli Kongre üyesi ve eski başkan adayı Ron Paul ise alkışlar arasında, savaşları durdurmanın ‘basit’ yolunun “Fed’i bitirmek!” olduğunu ve desteklemedikleri sürece insanları savaşa göndermemek olduğunu kaydetti.

Paul, “Eğer para basamazsanız, para biriminin değerini düşürerek ve halkın servetini çalarak vergi toplayamazsanız, orta sınıfı ve yoksulları tedirgin ederseniz, ki bunun bedelini gerçekten onlar öder, savaş yapamazsınız” yorumunu yaptı.

Konuşmalar Pink Floyd’un eski solisti Roger Waters’ın video mesajıyla sona erdi.

Mitinge Ukrayna taraftarları da geldi

Bunun yanı sıra yaklaşık 5 kişiden oluşan küçük bir Ukrayna yanlısı karşı protestocu grubu da mitinge katıldı.

Göstericiler, ellerinde ‘Rus işgaline öfke’ yazılı pankartlar ve Ukrayna bayrakları taşıdı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English