Bizi Takip Edin

Avrupa

Almanya ve devlet teşvikleri: Komşular heyecanla bekliyor

Yayınlanma

Almanya büyük yatırım planlarına hazırlanırken, Almanya’nın komşuları, Berlin’in büyük harcama planlarından ulusal sanayilerinin kazançlı çıkacağına inandıkları için AB devlet sübvansiyonu kurallarını uzun vadede gevşetmeye sıcak bakıyor.

Belçika, Çekya, Danimarka ve Hollanda daha büyük ve mali yönden güçlü ülkelerin bütçeleri karşısında ezilmekten korktukları için AB’deki sübvansiyon yarışına genellikle temkinli yaklaşıyorlardı. 

Fakat Financial Times’a (FT) konuşan dört AB diplomatı, AB üyesi devletlerin, yeni Alman hükümetinin savunma ve altyapıya yönelik 1 milyon avroluk harcama planlarından sınır ötesi “potansiyel bir talih kuşu” beklemeleri nedeniyle bu tutumlarının değişmeye başladığını söyledi.

Bir AB diplomatı, “Alman lokomotifi yeniden harekete geçtiği için şikayet edecek değiliz,” dedi.

Devlet yardımı olarak bilinen sübvansiyonlara ilişkin AB kuralları, hükümet harcamalarının kayırılan şirketlere haksız avantaj sağlamasını ya da zor durumdaki sektörleri rekabetten korumasını engellemeyi amaçlıyor. 

Brüksel, Ukrayna savaşının ardından devlet sübvansiyonlarını denetleme yaklaşımını yumuşattı ve şimdi bunu 2030 yılına kadar uzatarak üye devletlerin temiz teknoloji ve stratejik altyapı projelerine daha kolay para aktarmasını sağlamak istiyor.

Her ne kadar bazı savunma projeleri uzun süredir devlet yardımı kısıtlamalarından muaf olsa da, gevşetilen rejim Friedrich Merz hükümetinin kamu fonlarını çok çeşitli altyapı projelerine hızla tahsis etmesini çok daha kolay hale getirecek.

AB üye ülkelerinin haziran ayında daha yumuşak bir yaklaşım benimsemeleri bekleniyor. Avrupa Reform Merkezi’nde iktisatçı Sander Tordoir, Almanya’nın kendi sanayisine vereceği desteğin, Çin rekabeti ve ABD gümrük vergileri tehdidiyle sarsılan diğer Avrupa ülkelerindeki tedarikçiler için “aşağı yönlü talep” yaratacağını söyledi ve küçük ülkelerin Almanya’dan Avrupa’nın diğer bölgelerinde fabrikalar kurması için sanayisini teşvik etmesini talep edebileceğini de sözlerine ekledi.

Düşünce kuruluşu EPICO KlimaInnovation’ın genel müdürü Bernd Weber de, fonun Alman endüstrisine yönlendirilecek olmasına rağmen, “tedarik zincirleri birbiriyle çok bağlantılı olduğu için” diğerlerine de fayda sağlaması gerektiğini savundu.

Daha küçük üye devletler, Alman devlet sübvansiyonlarından, genellikle kendi sınırları içindeki yatırımları korumaya ya da çekmeye odaklanan Fransa’ya kıyasla daha fazla fayda görüyor. Fransa’nın zor durumdaki kamu maliyesi, Almanya gibi teşvikleri artırma kabiliyetini sınırlıyor.

Avrupa Komisyonu’nun son rakamları, GSYİH’ye oranla devlet yardımı kullanımının AB’nin bazı küçük üye devletlerinde daha yüksek olduğunu gösteriyor. GSYİH’ye oranlar söz konusu olduğunda ilk üç sırada sırasıyla Macaristan, Hırvatistan ve Malta yer alıyor. Bu ülkeleri Polonya, Slovenya ve Danimarka takip ediyor.

Bazı AB başkentleri Avrupa’nın kamu yardımlarına yönelmesine temkinli yaklaşıyor. Toplantı hakkında bilgi veren üç yetkiliye göre, Belçika Başbakanı Bart De Wever geçen ay düzenlenen AB zirvesinde Almanya ve Fransa liderlerini ekonomilerine bu kadar çok devlet yardımı akıttıkları için eleştirdi.

Belçikalı işletmeler federasyonu sözcüsü de adil rekabetin garanti altına alınması gerektiğini ve Avrupa’nın gevşek devlet yardımı kurallarının olası genişletilmesinden üzüntü duyduklarını söyledi.

Cleantech for Europe’un AB direktörü Victor Van Hoorn ise, Almanya’nın harcama çılgınlığının temiz teknoloji startup’ları için “umut verici bir sinyal” olduğunu söyledi. 

Hoorn, öte yandan, Brüksel’in devlet yardımı kurallarını basitleştirmeye odaklanması gerektiğini, zira bu kuralların genellikle “çok karmaşık” olduğunu ve şirketlerin sistemde yollarını bulmalarının zor olduğunu sözlerine ekledi.

Avrupa

AB, Rusya ile olası bir savaşa karşı stratejik rezerv oluşturacak

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere büyük krizlere karşı nadir toprak metallerinden denizaltı kablo tamir takımlarına kadar kritik malzemeler için stratejik rezerv oluşturma planı hazırlıyor. Plan, AB ülkeleri arasında gıda, ilaç ve nükleer yakıt gibi alanlarda da koordinasyon öngörüyor.

Avrupa Komisyonu, Rusya ile olası bir savaş da dahil olmak üzere yaşanabilecek büyük krizlere karşı hazırlık amacıyla stratejik rezervler oluşturma amaçlı plan hazırlıyor.

Financial Times tarafından incelenen taslak belgeye göre, bu rezervler nadir toprak metallerinden denizaltı kablolarının onarımı için gerekli kitlere kadar geniş bir yelpazedeki kritik malzemeleri kapsayacak.

Stoklama stratejisini belirleyen taslak belgede, “AB, askeri çatışmalar da dahil olmak üzere jeopolitik gerilimlerin tırmandığı, iklim değişikliğinin etkilerinin arttığı, çevresel bozulmanın yaşandığı, hibrit ve siber tehditlerin yoğunlaştığı, giderek karmaşıklaşan ve büyüyen bir dizi riskle karşı karşıyadır,” ifadeleri yer alıyor.

Belgede, AB ülkelerinin gıda, ilaç ve hatta nükleer yakıt rezervlerini oluşturma çabalarını koordine etmesi gerektiği vurgulanıyor.

Birlik düzeyinde ise özellikle enerji ve askeri teknoloji için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri ve kalıcı mıknatıslar gibi ürünlerin stoklanması planlanıyor.

Plan kapsamında, Avrupa genelinde “enerji veya optik kablolardaki arızaların hızla giderilmesine yönelik” ürün stokları da oluşturulacak.

Bu altyapının hassasiyeti, özellikle Baltık Denizi’nde doğalgaz boru hatları ve kablolarda meydana gelen hasar vakalarının ardından Avrupalı yetkilileri uzun süredir endişelendiriyordu.

Belgede, artan risklerin “hackerların, siber suçluların ve devlet destekli grupların artan faaliyetlerinden” kaynaklandığı belirtiliyor.

NATO ile ortak depolama ve koordinasyon

Avrupa Komisyonu’nun belgesinde, Batılı askeri yetkililerin tahminlerine göre iki ila beş yıl içinde NATO ülkeleriyle Rusya arasında savaş öngörülüyor.

Bu nedenle AB ülkelerinin “ortak depolama” alanında işbirliği yapması ve kaynak yönetimi ile çift amaçlı altyapı konusunda NATO ile koordinasyonu güçlendirmesi gerektiği kaydediliyor.

Haziran sonunda Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde alınan kararlar çerçevesinde, ittifak üyelerinin savunma harcamaları için ayırdıkları yüzde 3,5’lik GSYİH payına ek olarak, GSYİH’lerinin yüzde 1,5’ini de savunma ve güvenliği sağlamaya yönelik faaliyetlere ayırması gerekecek.

Söz konusu faaliyetler arasında asker sevkiyatı için yolların ve köprülerin hazırlanması, krizlere hazırlıklı olma, siber tehditlerle mücadele gibi konular yer alıyor.

‘Krizlere hazırlık zihniyeti oluşturulmalı’

Geçen yıl AB’nin talebi üzerine Finlandiya’nın eski Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö liderliğindeki bir grup tarafından hazırlanan Avrupa’nın sivil ve askeri hazırlık durumuna ilişkin raporda, güvenliğin “kamu yararı” olarak görülmesi ve krizlere hazırlık zihniyetinin oluşturulması gerektiği belirtilmişti.

Raporda, AB’nin ne Kovid-19 salgınına ne de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesine hazır olmadığı ve “reaktif önlemlerden proaktif hazırlığa” geçmesi gerektiği vurgulanmıştı.

Raporda, Rusya’dan gelebilecek “olası saldırı”, temel tehditlerden biri olarak nitelendirilmişti: “Rusya’dan kaynaklanan savaş tehdidi, Avrupa’nın güvenliğini sorgulatmakta ve bizi bu konuyu hazırlığımızın merkezi bir unsuru olarak görmeye zorlamaktadır.”

Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu

Okumaya Devam Et

Avrupa

Rusya yaptırımları Lihtenştayn’ı ‘zombi tröst’ krizine sürükledi

Yayınlanma

Lihtenştayn, Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle tröst fonu sektöründe büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. Yöneticilerin toplu istifasıyla milyarlarca dolarlık 800’e yakın fonun ‘yüzen zombi tröstlere’ dönüşme riski üzerine hükümet, acil bir görev gücü oluşturdu.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Lihtenştayn hükümeti, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya karşıtı yaptırımları nedeniyle yöneticisiz kalan tröst fonları sektöründeki krizi durdurmak için acil bir operasyonel görev gücü oluşturdu.

Yaptırımlar yüzünden 800’e yakın kuruluşun “yüzen zombi tröst” statüsünde kalabileceği belirtiliyor.

Yöneticiler toplu halde istifa ediyor

Gazeteye göre kriz, ABD’nin 2024 yılında Ruslarla olası bağlantıları olduğu gerekçesiyle birkaç kuruluşa yaptırım uygulamasının ardından başladı.

Bu gelişme üzerine Lihtenştayn Mali Piyasalar Otoritesi (FMA), mali kuruluşların ikincil yaptırım endişesiyle Rusya’dan olan müşterileriyle ilişkilerini kesmesi gerektiğini duyurdu.

Bu duyurunun ardından tröst fonu yöneticileri toplu halde istifa etmeye başladı.

‘Daha önce böyle bir şey görmedim’

Tröst fonlarıyla çalışan bir hukukçu gazeteye verdiği demeçte, “Milyarlarca dolarlık yüzen zombi tröstlerden bahsediyoruz. Ve henüz bir çözüm yok. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim,” ifadelerini kullandı.

Finans merkezi statüsü tehlikede

Haberde, Lihtenştayn’ın tröst fonları krizinden dolayı finans merkezi statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

Ülke, 2022 yılında AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım paketlerini kabul etmişti.

Buna rağmen ABD, Lihtenştayn ve diğer Avrupa ülkelerini, bireysel olarak yaptırım altında olmasalar bile Rus müşterilerle çalıştıklarının tespit edilmesi halinde ikincil yaptırımlar uygulayabileceği konusunda uyardı.

‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya ile Polonya arasında sınır krizi tırmanıyor

Yayınlanma

Almanya’nın sığınmacıları geri çevirme ve sınır kontrollerini sıkılaştırma kararına Polonya’dan misilleme geldi. Varşova, Almanya sınırında karşı kontroller başlatacağını duyururken, iki ülke arasındaki gerilimin Avrupa’da serbest dolaşımı tehlikeye atabileceği belirtiliyor.

Almanya ile Polonya arasında sınır politikaları nedeniyle tırmanan gerilim, Varşova’nın misilleme adımı atmasıyla yeni bir boyuta ulaştı.

The Washington Post gazetesinin haberine göre Polonya, Almanya’nın tek taraflı olarak sınır kontrollerini sıkılaştırmasına yanıt olarak pazartesi gününden itibaren Almanya sınırında karşı kontroller başlatacak.

Polonya’dan misilleme kararı

Polonya Başbakanı Donald Tusk, bu hafta yaptığı açıklamada, söz konusu önlemlerin Almanya’nın bu yılın başlarında tek taraflı olarak sınır kontrollerini sıkılaştırma ve sığınmacıları geri çevirme kararına bir yanıt olduğunu belirtti.

Tusk, sıkılaştırılmış sınır kontrollerinin Litvanya sınırında da uygulanmasının beklendiğini ifade etti.

Almanya’nın tartışmalı sığınmacı politikası

Almanya’nın yeni İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, 7 Mayıs’ta bir önceki hükümetin 2015 yılında aldığı ve sığınmacıların ülkeye girişine izin veren kararnameyi iptal etmişti.

Yeni düzenlemeyle birlikte, başka bir Avrupa Birliği ülkesinde sığınma başvurusunda bulunmuş kişiler artık sınırda geri çevriliyor. Hamile kadınlar, çocuklar ve hassas gruplara mensup kişiler için ise istisnalar tanınıyor.

Bakan Dobrindt ayrıca, sınır kontrollerinde görevli federal polis sayısının artırılacağını duyurmuştu.

Uygulamaya konan bu tedbirler, Polonya, Avusturya ve İsviçre gibi komşu ülkelerin sert tepkisine neden oldu.

Sınırdan 5 bin 960 kişi geri çevrildi

Almanya İçişleri Bakanlığı verilerine göre, mayıs ayının başından bu yana ülkenin kara sınırlarında yaklaşık 5 bin 960 kişinin ülkeye girişi engellendi.

Bu kişilerden yaklaşık 330’unun sığınmacı olduğu bildirildi.

The Washington Post, geri çevrilen sığınmacılardan 110’dan fazlasının Almanya-Polonya sınırında bulunduğunu kaydetti.

CDU’dan Brüksel’e Yunanistan ve Polonya sınır çitlerini fonlama çağrısı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English