Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Zelenskiy: NATO üyeliği olmazsa nükleer silah üretebiliriz

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin NATO’ya kabul edilmemesi halinde nükleer silah geliştirmeyi düşünebileceğini açıkladı. Zelenskiy, NATO’yu Ukrayna için tek etkili ittifak olarak gördüğünü belirterek, ittifaka katılımın gerçekleşmemesi durumunda nükleer silah üretme potansiyeline sahip olduklarını öne sürdü.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Avrupa Konseyi toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, Kiev’in ya NATO üyesi olacağını ya da nükleer silah geliştirme yoluna gideceğini ifade etti.

Ukrayna’nın Gromadske gazetesine verdiği mülakatta Zelenskiy, “Nükleer silahlardan kim vazgeçti? Hem de tamamından? Evet, Ukrayna vazgeçti. Peki bugün kim savaş halinde? Ukrayna. İşte bu yüzden bu noktadayız. Donald Trump ile yaptığım bir görüşmede ona dedim ki: ‘Çözüm nedir? Ya Ukrayna nükleer silahlara sahip olacak—ki bu bizim için bir savunma aracı olur—ya da bir tür ittifak kurmamız gerekecek.’ Bugün NATO dışında etkili bir ittifak görmüyoruz,” dedi.

Zelenskiy ayrıca, Kiev’in nükleer silah üretmek yerine Kuzey Atlantik İttifakı’na katılmayı tercih ettiğini vurguladı.

Devlet Başkanı “Bu konuda Donald Trump’ın beni dinlediğine inanıyorum. Bana şöyle dedi: ‘Argümanlarınız güçlü,’” diye ekledi.

Bild gazetesi muhabiri Julian Röpcke’ye göre, Zelenskiy’in bu açıklamaları Batılı gazeteciler için bir “şok” etkisi yarattı. Röpcke, birkaç ay önce üst düzey bir Ukraynalı yetkilinin, dar bir çevredeki basın mensuplarının ve siyasetçilere, Ukrayna’nın Rusya ordusunun Kiev’e yeniden ilerlemesini kabul etmeyeceğini söylediğini aktardı.

Zelenskiy, “Elimizde gereken malzeme ve bilgi var. Eğer bir emir verilirse, ilk nükleer bombayı üretmemiz sadece birkaç hafta sürer. Batı, ‘Rusya’nın kırmızı çizgilerinden’ çok, bizim kırmızı çizgilerimiz hakkında düşünmeli,” ifadelerini kullandı.

Ukraynalı askeri uzman Oleg Jdanov ise, Ukrayna’nın hem taktik hem de stratejik türde nükleer silah üretebilecek bilimsel ve teknolojik kapasiteye sahip olduğuna işaret etti.

Jdanov, “En önemli nokta, elimizde gereken hammaddelerin bulunması. Eğer siyasi bir karar alınırsa, Ukrayna uranyum madenciliğinden nükleer silah üretimine kadar kapalı bir üretim döngüsüne sahip bir ülke haline gelebilir,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya Savunma Bakanlığı: ABD, Ukrayna’ya ‘kirli bomba’ üretecek madde tedarik ediyor

DİPLOMASİ

Polonya’ya AB’den “göçle mücadele” desteği geldi

Yayınlanma

Polonya Başbakanı Donald Tusk 12 Ekim Cumartesi günü, ülkenin Belarus sınırında göçmenlerin “araçsallaştırıldığını” düşündüğü durumu engellemek amacıyla sığınmacıların ülkeye girişini geçici olarak yasaklayan bir plan açıklamıştı.

Danimarka, Finlandiya ve İsveç hükümet başkanları 17 Ekim Perşembe günü Avrupa Konseyi zirve toplantısı öncesinde basına yaptıkları açıklamada, Polonya’nın Belarus sınırındaki baskının artması halinde sığınmacılara erişimi kapatma planlarını desteklediklerini açıkladılar.

Perşembe günü basınla bir araya gelen Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Varşova’nın girişimini memnuniyetle karşılayarak, yapılan açıklamaların “çok mantıklı” olduğunu söyledi ve bir süredir “birçok Avrupa ülkesinde sıradan insanlar ile siyasi katman arasında bir çatışma yaşandığına” işaret etti.

Danimarkalı, “Kimse insanların zevk için kaçtığına inanmıyor […] fakat bu kadar çok insanı Avrupa’ya almaya devam edemeyiz,” dedi.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ise Polonya planının uluslararası yükümlülükleri ihlal etme riski taşıyıp taşımadığı konusunda endişeli olmadığını söyledi.

Kristersson: Rusya’ya karşı ulusal güvenliğe öncelik verilmesine saygı duyulmalı

İsveçli lideri, “Her şeyde risk vardır. Rusya’nın pek çok Avrupa ülkesinin düşmanı olduğu bu açık durumda bir ülkenin ulusal güvenlik konularına öncelik vermeyi seçmesine büyük saygı duyuyorum,” dedi.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo da İskandinav meslektaşlarının sözlerini yineleyerek “Polonya’nın, Donald Tusk’ın Rusya’dan, Belarus’tan gelen araçsallaştırılmış göçe karşı sınırlarını nasıl güvence altına alacaklarına dair önerisini çok iyi anlıyorum,” ifadelerini kullandı.

Orpo, bir yıl önce kendilerinin de sınırda aynı olguyu yaşadıklarını ve bunun üzerine ulusal mevzuatı değiştirdiklerini, fakat bunun “sürdürülebilir bir çözüm” olmadığını savundu ve “Araçsallaştırılmış göçe karşı Avrupa düzeyinde bir mevzuata ihtiyacımız var,” dedi.

Temmuz ayında Finlandiya, Polonya’nın önerisine benzer bir yasayı kabul ederek yetkililerin Rusya ile Finlandiya sınırında sığınmacıları durdurmasına izin vermişti.

AB liderlerinden Varşova’ya tam destek

Zirve öncesinde Danimarka, İtalya ve Hollanda’nın başını çektiği bir grup ülke çözüm yollarını görüşmek üzere Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi. 

Süreç hakkında bilgi sahibi bir AB diplomatının Euractiv’e verdiği bilgiye göre, bu toplantıda Polonya’nın planları anlayışla karşılandı ve geniş destek gördü.

Perşembe günü AB liderleri, Tusk’ın kararının arkasında durarak Moskova’yı “Avrupa ülkelerini istikrarsızlaştırmak için göçmen akınlarını silah olarak kullanmaması” konusunda uyardı.

Brüksel’de bir araya gelen AB’nin 27 lideri tarafından yapılan açıklamada, “Rusya ve Belarus’un ya da başka herhangi bir ülkenin sığınma hakkı da dahil olmak üzere değerlerimizi istismar etmesine ve demokrasilerimizi baltalamasına izin verilemez,” denildi.

Liderlerin açıklamasında, “İstisnai durumlar uygun tedbirlerin alınmasını gerektirir,” iddiası yer alıyor.

Açıklama, geçtiğimiz hafta Polonya’nın Belarus sınırından ülkesine yönelen göçmenlerin sığınma haklarını geçici olarak askıya alacağını duyuran Tusk için bir kazanım olarak görülüyor.

Tusk, bu akının Rusya tarafından Polonya’yı istikrarsızlaştırmak için tasarlanan “hibrit savaş” taktiklerinin bir parçası olarak düzenlendiğini ileri sürüyor.

Tusk gazetecilere verdiği demeçte, “En önemli liderlerle yaptığım toplantıdan yeni çıktım ve elde etmek istediğim şeyi elde ettim,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Orbán, Berlin ile Paris’i Moskova ile müzakereleri başlatmaya çağırdı

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’in Batı’dan daha fazla silah ve güvenlik garantisi talep eden “Zafer Planı”nı “korkutucudan da öte” olarak nitelendirdi.

Macar lider, Zelenskiy’in Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde açıkladığı planına Facebook’ta yaptığı bir paylaşımla tepki gösterdi.

“Bugün Başkan Zelenskiy zafer planını sunacak. Dün Ukrayna parlamentosunda açıkladığı plan ürkütücü olmaktan da öte,” diye yazan Orbán, Ukrayna’ya daha fazla silah göndermek yerine ateşkes ve barış müzakerelerine ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.

Orbán, Ursula von der Leyen’e atıfta bulunarak, Avrupa Birliği’nin mevcut stratejisini değiştirmeye çağıranlardan birinin de kendisi olduğunu, Brüksel’in bu savaşa “kötü organize edilmiş, kötü uygulanmış, kötü hesaplanmış bir strateji” ile girdiğini ve bunun başlıca sorumlusunun da Avrupa Komisyonu Başkanı olduğunu yazdı.

Başbakan, “Bu savaşı kaybediyoruz, dolayısıyla strateji işe yaramıyor. Fakat bu daha fazla savaşa, daha tehlikeli ve uzun menzilli silahlara ihtiyacımız olduğu anlamına gelmiyor, savaş stratejisinden barış stratejisine geçmemiz gerektiği anlamına geliyor. Ateşkese ve barış görüşmelerine ihtiyacımız var!” ded.

Orbán, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u “tüm AB adına” Moskova ile “bu durumdan bir çıkış yolu bulmak için” bir an önce müzakerelere başlamaya çağıracağını da sözlerine ekledi.

Macar liderin aksine AB dış politika şefi Josep Borrell, Konsey toplantısında Avrupa Barış Fonundan yapılan ödemelerin durdurulması ve Ukrayna’ya daha fazla askeri destek sağlanması yönünde bir karar alınmasını istiyor.

Macaristan bir yılı aşkın bir süredir Kiev’e 6,6 milyar avro aktarılmasını engelleyerek Kiev’i destekleyen diğer üye ülkelerin tepkisini çekiyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Fransa, İsrailli şirketlerin savunma fuarına katılmasını yine engelledi

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant çarşamba günü yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrailli firmaların bir deniz silahları fuarına katılmasını engelleme kararını “rezalet” olarak nitelendirdi ve Paris’i “Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika uygulamak” ile suçladı.

İsrailli şirketlerin engellenmesi kararı, Macron hükümetinin İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki işgal girişimlerinden duyduğu rahatsızlığın yol açtığı tartışmaların sonuncusu oldu.

Karar, Fransa’nın Lübnan’da ateşkes sağlama çabalarının sonuçsuz kalması ve İsrail’in ülkedeki hedeflere daha fazla hava saldırısı düzenlemesinin ardından geldi.

Gallant X hesabından yaptığı paylaşımda, “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un eylemleri Fransız ulusu ve savunduğunu iddia ettiği özgür dünyanın değerleri için bir utanç kaynağıdır. Fransa, Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika benimsemiştir ve bunu istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır. Ulusumuzu 7 farklı cephede düşmanlara karşı savunmaya ve geleceğimiz için savaşmaya devam edeceğiz; Fransa ile ya da Fransa olmadan,” diye yazdı.

Fransız yetkililer defalarca Paris’in Tel Aviv’in güvenliğine bağlı olduğunu söylemiş ve ordusunun nisan ayında ve bu ayın başlarında İran misillemesi sonrasında İsrail’in savunmasına yardımcı olduğuna dikkat çekmişti.

4-7 Kasım tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek olan etkinliğin organizatörü Euronaval’dan yapılan açıklamada, Fransız hükümetinin salı günü İsrailli delegasyonların stant açmasına ya da ekipman sergilemesine izin verilmediğini fakat fuara katılabileceklerini bildirdiği belirtildi. Kararın yedi firmayı etkilediği belirtildi.

Fransa bu yıl ikinci kez İsrailli firmaları büyük bir savunma fuarından men etti. Mayıs ayında Fransa, Macron’un İsrail’e Gazze’deki operasyonlarını durdurma çağrısı yaptığı sırada İsrail’in Eurosatory askeri ticaret fuarına katılması için koşulların uygun olmadığını söylemişti.

İsrail Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, “Bu tedbirler sadece iki ülke arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda inşa ettikleri güven bağlarına da zarar vermekte ve dolayısıyla Fransa’nın Orta Doğu’da barış ve istikrarı teşvik etmek için diplomatik sahnede öncü bir rol oynama kabiliyetine şüphe düşürmektedir,” denildi.

Paris-Tel Aviv gerilimi büyüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Macron arasındaki diplomatik atışmalar, Paris’in Washington ile birlikte çalışarak uzun vadeli diplomatik bir çözüm için müzakerelere kapı açacak 21 günlük bir ateşkes sağlamasının ardından son haftalarda arttı.

Reuters’a göre İsrail’in şartları kabul ettiğine inanan Fransa ve ABD, ertesi gün İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldüren saldırıları başlatmasıyla “şaşkınlığa uğradı.”

Netanyahu, Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını ve yeniden gruplaşmasını engellemeyen tek taraflı bir ateşkesi reddederken, Fransa “diplomatik bir çözüm” üzerinde çalışmaya devam etmeye çalıştı.

Macron, özellikle Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin Lübnan’ın güneyinde İsrail’in çapraz ateşine maruz kalması nedeniyle Netanyahu’yu birkaç kez eleştirdi.

Fransa, 10.000 kişilik UNIFIL barış gücünde yaklaşık 700 askerle, İtalya ve İspanya ile birlikte Avrupa’nın başlıca katkı sağlayıcılarından biri. Her üç ülke de BM’nin İsrail’in barış gücü askerlerine yönelik saldırı ve ihlallerini kınadı.

Macron, Hamas’a karşı bir yıldır süren savaşta binlerce Filistinli sivilin öldürüldüğü ve insani bir krizin yaşandığı Gazze’de kullanılan saldırı silahlarının İsrail’e tedarikine son verilmesi çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Macron’un “İsrail’in BM kararı ile kurulduğu” yönündeki yorumlarının, İsrail’e “BM tüzüğüne saygı göstermenin önemini hatırlatan genel ifadeler” olduğunu söyledi.

Fakat İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada İsrail’in, Nazi Almanyası ile işbirliği yapan Fransız hükümetine atıfta bulunularak, “Bağımsızlık Savaşında, birçoğu Holokost’tan ve Fransa’daki Vichy rejiminden kurtulanların da bulunduğu kahraman savaşçılarımızın kanlarıyla kurulduğu” belirtildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English