Bizi Takip Edin

ASYA

‘Yüksek kaliteli kalkınma hedefi Çin’in önünde duran zorlu bir görev’

Yayınlanma

Yaklaşık 20 yıldır ÇKP’yi ve Çin Ulusal Halk Kongresi toplantılarını takip eden Prof. Dr. Seriye Sezen, ‘iki toplantı’ya ilişkin sorularımızı yanıtladı: ‘Çin liderliği, ekonomik sorunlarla anılmak yerine, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla ve dış politikasıyla uluslararası kamuoyunda yer almak istedi.’

 ‘İki toplantı’ olarak bilinen Çin’in en üst düzey yasama organı ve en üst düzey siyasi danışma kurulunun (Çin Ulusal Halk Kongresi ve Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı) bu yılki toplantıları sora eriyor. Halk Siyasi Danışma Konferansı pazar günü kapanış oturumunu yaptı. Ulusal Halk Kongresi de pazartesi günü Pekin’deki Büyük Halk Salonu’nda kapanışını yapacak.

2024 Pekin için, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 75. yıl dönümü olması ve 14. Beş Yıllık Plan’ın uygulanması açısından önemli bir yıl olarak görülüyor.

Bu yılki toplantılarda, büyüme hedefi ve nitelikli ekonomik kalkınma, finansal sistemde reform, özel sektörün teşviki ve piyasayı istikrara kavuşturma, yeni üretici güçler ve yüksek kaliteli kalkınma, nitelikli dışa açılmanın hızlandırılması, yaşlı nüfus ve düşen doğum oranları, askeri teknolojinin gelişimi önemli gündem başlıklarıydı.

İki toplantıdan öne çıkan tartışmaları ve uluslararası kamuoyuna yansımalarını Türkiye’de Çin’i en yakından takip eden isimlerden olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seriye Sezen ile konuştuk.

‘Dikkatler hükümet raporunda idi’

Çin siyasi takviminin en önemli etkinliği olarak nitelendirilen ‘iki toplantı’nın bu yılki gündemini, işleyişini ve atmosferini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu yılki toplantılar, 2023’te beş yıl için seçilen 14. Ulusal Halk Kongresinin 2. Oturumu idi. Önemli kadro atamaları ve yasal düzenlemeler gibi gündem maddeleri olmadığı için, daha rutin, olağan sürecin işlediği bir toplantıydı. COVID-19 salgını nedeniyle toplantı süresinin kısa tutulması uygulamasına bu yıl da devam edildi. Toplantılar Çin’in, içinde bulunduğu ekonomik sorunlarla daha çok gündeme geldiği bir dönemde yapıldığı için dikkatler, Başbakanın sunduğu ve geçen yılın değerlendirmesini, 2024 yılının da hedeflerini içeren hükümet raporuna odaklanmıştı.

‘Ekonomik sorunlar yerine, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla anılma çabası’

Son otuz yıldır ilk kez Çin başbakanı oturum sonunda basın toplantısı düzenlemiyor. Bu değişikliğin sebebi ne sizce? Parti liderliğinin öne çıkması mı? Ya da Çin’in ifade ettiği gibi ‘uzmanlaşma’ mı?

Son otuz yıldır süregelen bir geleneğin bu yıl uygulanmaması ve 14. UHK dönemi boyunca da özel bir durum dışında uygulanmayacağının açıklanması dikkat çekti ve çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Oysa “iki toplantı” ve bunun bir parçası olarak düzenlenen basın toplantıları, Çin’in kendini, ana politikalarını ulusal ve uluslararası kamuoyuna anlatma fırsatı vermektedir. Bakan ve bakan düzeyindeki kamu yöneticileri basınla bir araya geldi ama başbakanın siyasal ağırlığı ve sorumluluğu farklı.

Başbakanın basın toplantısının iptali, Batı basınında Parti liderliğinin ön plana çıkarılmasıyla ilişkilendirilmekle birlikte, ben bu ilişkilendirilmeye mesafeliyim. Başbakan Li Qiang’ın, önceki başbakan Li Keqiang gibi Xi’nin liderliğini gölgeleme riskinin olmadığını düşünüyorum. Ayrıca, Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin basın toplantısı ve açıklamaları medyada çokça yer buldu. Bu sonuç bana, Çin liderlerinin, bu toplantılar vesilesiyle ulusal ve uluslararası kamuoyunda ekonomik soru/sorunlarıyla değil, dış politikasıyla, küresel sorunlara yönelik politikalarıyla yer almak istemiş ve böylece gündemi kendi tercihine göre belirlemeye yönelmiş olabileceğini düşündürdü. 

‘İyimser gerçekçi büyüme hedefi’

Tartışılan, öne çıkan başlıklar, kararlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin yüzde 5 büyüme hedefini gerçekçi buluyor musunuz? IMF’nin öngörüsü yüzde 4,6 civarındaydı.

Yüzde 5 büyüme hedefini “iyimser gerçekçi” bulduğumu söyleyebilirim. Çin Komünist Partisinin meşruiyeti önemli ölçüde ekonomik refahı artırmasına bağlı olduğundan, yönetimin ekonomik iyileşmeyi sürdürecek bir büyümeyi sürdürmesi gerekli. Diğer yandan, gerek küresel ekonominin karşı karşıya olduğu sorunlar (gerileyen büyüme, küresel ticareti zorlaştıran bölgesel çatışmalar…) gerekse Çin’in iç sorunları (iç tüketimde yetersiz talep, yüksek kentsel genç işsizliği, nüfusun gerilemesi ve yaşlanması) bu büyümenin gerçekleştirilmesinin zorluğunu düşündürüyor. Çin günümüzde, “zenginleşmeden yaşlanmak” ve “orta gelir tuzağına düşmek” tehlikesi ile karşı karşıya.

Bununla birlikte, yönetimin, gerçekçi olmayan bir büyüme hedefi ilan ederek, bir yıl sonra kendi başarısızlığına yol açmak gibi bir yol izlemesini Çin siyaseti ile bağdaştırmıyorum. Böyle düşünmemin diğer bir nedeni de, açıklanan makro-ekonomik ve toplumsal göstergelerin, uzun bir hazırlık, müzakere ve tartışmayla, başka bir ifadeyle akılcı bir yöntemle belirleniyor olması. Müzakere ve tartışmalar yalnızca parti içinde değil aynı zamanda konunun uzmanlarıyla, ilgi kuruluşların katılımıyla yapılıyor. Bunların yanı sıra, hükümet medya platformları aracılığı ile hükümet raporu için yurttaşların önerilerini de almaktadır. Kaldı ki, raporda da iç ve dış koşullar analiz edilerek bu koşullar altında hedeflere ulaşmanın kolay olmayacağının altı çiziliyor. Kolay olmayacağı için, son iki yılda olduğu gibi 2024 için de kesin oran yerine “yüzde 5 civarı” gibi daha esnek bir ifade kullanılıyor. Dolayısıyla bu hedef, IMF’in yüzde 4,6 civarı ya da JP Morgan’ın yüzde 4,9 tahminlerinden çok uzak değil. 

‘Savunma bütçesinde olağandışı bir artış yok’

Savunma bütçesindeki yüzde 7,2’lik artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Batı basınında Çin’in Tayvan’a yönelik tutumunun sertleşeceğinin ve bölgedeki ‘saldırganlığının’ artacağının işareti olarak yorumlandı. Öte yandan Çinli uzmanlar öngörülen artışın GSYH’nin sadece yüzde 1,2’si olduğunu belirterek bunun ‘ılımlı ve makul’ olduğunu savunuyor.

Savunma bütçesinde olağan dışı bir artış söz konusu değil, 2023 için de aynı artış öngörülmüştü. 2018-2024 yılları arasında savunma bütçesinin ortalama artışı zaten yüzde 7,2. 2015’ten bu yana savunma bütçesinde tek haneli bir artış söz konusu. 2024’te eskiye oranla olağanüstü bir artış söz konusu olmadığına göre, bu oranı, Çin’in Tayvan’a tutumunun sertleşeceğinin ya da bölgede saldırganlığının artacağının göstergesi olarak değerlendirmek zorlama bir yorum.

Ama Çin’in, yeni teknolojileri etkili biçimde kullanabilen, dinamik, dünya çapında güçlü bir ordu oluşturma hedefi ve bu hedefe uygun bir savunma bütçesine ihtiyacı var.  İkinci olarak, Tayvan konusunda Çin’in politikası açık ve Tek Çin Politikası, Birleşmiş Milletler ve başta ABD olmak üzere Çin’le diplomatik ilişki kuran ülkelerce benimsenmiş durumda. Çin, ancak iki koşulda; Tayvan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve yabancı bir gücün işgaline uğraması halinde Tayvan’a müdahale edeceğini, aksi halde Tayvan sorununun barışçıl çözümünden yana olduğunu da açıkça ifade ediyor. Ama son iki yıldır ABD’nin Çin’i Tayvan’a müdahaleye zorlayan kışkırtıcı politikaları ve bu bağlamda Batı basınında da Tayvan’a müdahale söyleminin sürekli canlı tutulduğu da malum. Dolayısıyla, Çin’in sözünü ettiğim iki koşulun gerçekleşme olasılığını da hesaba katarak hazırlıklarını ona göre yapması mantıksal bir sonuç olsa gerek.

Çin ABD’den sonra savunmaya en fazla kaynak ayıran ikinci ülke ama savunma bütçesinin GSMH içindeki payı birçok ülkenin gerisinde. 2022’de bu oranların ABD’de %3,5, G. Kore’de %2,7, Birleşik Krallıkta %2,2, Çin’de 1,6 olduğunu belirteyim.

‘Yeni üretici güçler, yüksek kaliteli kalkınma hedefinin tamamlayıcısı’

Öne çıkan başlıklardan biri de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in vurguladığı ‘yeni üretici güçler’ kavramı oldu. Gelişmiş teknolojiler odaklı sektörlerin yakın vadede Çin ekonomisine ciddi katkıları olmayacağı yorumları yapılıyor. Bu uzun erimli bir plan mı? Çin geleceğe mi yatırım yapıyor? Mevcut sektörlerde bu yeni güçlerin somutlaştırılabileceğini düşünüyor musunuz?

Bu kavram, Xi’nin yeni bir kalkınma modeli olarak sunduğu “yüksek kaliteli kalkınma” hedefinin tamamlayıcısı. Hükümet raporunda da “yenilik”, “bilim ve teknoloji”, “yüksek kalite” kavramları sıkça geçmekte ve yeniliğe, yenilik yoluyla toplam faktör verimliliğinin artırılmasına, dijital sanayiye, geleneksel sanayilerin dijital sanayiye dönüştürülmesi hedeflerine yer verilmekte.

Yüksek kaliteli kalkınmayı, yeni bir kalkınma modeli olarak değil, 2000’li yılların başında Hu’nun “bilimsel kalkınma” modelinin günümüze uyarlanmış hali olarak görüyorum. Bildiğim kadarıyla Çin yapay zekaya en çok yatırım yapan ülke ve Xi döneminde de yeni teknolojilerde atılımı öngören birçok plan ve program hazırlandı. Çin, “zenginleşmeden yaşlanma” ve “orta gelir tuzağı” risklerini bertaraf etmesi ve 2049 hedeflerine ulaşabilmesi için bunu yapmak zorunda. Ama karşısında, bu hamleyi engellemeye kararlı bir ABD var. Diğer yandan, sorun yalnızca mevcut sektörlerde yeni güçlerin somutlaştırılması sorunu değil, bir bütün halinde bu dönüşümün diğer sektörler, emek ve genel olarak toplum üzerinde yaratacağı sorunlarla nasıl başa çıkılacağıdır. Dolayısıyla gerek ülkenin iç koşullarını dönüştürmedeki güçlükler gerekse ABD ile rekabet bu süreci kolaylaştırmayacak.

‘İnisiyatif alıcı dış politika’

 Toplantının Çin dış politikasına yönelik yeni etkileri olur mu? Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, konuşmasında ABD’ye net mesajlar verdi. Ukrayna ve Gazze konularında güçlü arabuluculuk vurguları yaptı.

Hayır, bu toplantının dış politikaya yönelik bir etkisi olmaz. Çin’de politika değişiklikleri öyle hızlı, ani ve kısa vadeli ilerlemez. Çin’de makro politikalardaki değişikliği izleyeceğimiz toplantılar, UHK toplantılarından ziyade, her yıl genellikle Kasım ayında yapılan ÇKP kongreleridir. UHK, daha çok parti kongrelerinde alınan politikaların hukuki sürecini tamamlayıcı, gerekli düzenlemelerin uygulamaya koyulmasını sağlayıcı bir işlev görür. Bu nedenle, her iki kongreyi birlikte izlemek gerekir.

Xi’nin üçüncü dönemiyle birlikte Çin daha aktif, daha inisiyatif alıcı bir dış politikaya yöneldi. Diplomatik ziyaretler, arabuluculuk girişimleri, küresel sorunlarda Çin’in pozisyonunu açıklayan politika belgelerinin art arda yayımlanması, bu politikanın göstergeleri. Wang Yi’nin açıklamaları da yeni bir söylem ve politika değişikliğini değil bu yaklaşımın sürdüğünü göstermektedir.

‘Türkiye’den ilgi yetersiz’

Sizin gözlemlerinize göre iki toplantı Türkiye’den ve dünyadan ‘yeterince’ ilgiyle takip ediliyor mu? Edilmiyorsa neden? Ediliyorsa bu ilginin sebebi ne sizce?

Yaklaşık 20 yıldır gerek ÇKP gerekse Ulusal Halk Kongresi toplantılarını izliyorum. Çin’in uluslararası alanda artan ağırlığına paralel biçimde, bu etkinliklerin ulusal ve uluslararası medyada görece artan bir ilgiyle izlendiğini söyleyebilirim. Ama Türkiye’ye kıyasla uluslararası medyanın ilgisi her zaman daha fazladır. Türkiye’de de artık kamu ve bazı özel yayın kuruluşlarının Pekin’de yerleşik personeli var. Bununla birlikte, Çin gibi bir ülkenin önemli siyasi etkinliklerine gösterilen ilginin yine de yetersiz olduğu ve hâlâ önemli ölçüde Batı kaynaklarına bağımlı olduğu düşüncesindeyim. Ama bu durum salt Çin’e özgü değil, Türkiye’de geleneksel medyanın dış dünyaya ilgisi genel olarak zayıf.

ASYA

Vietnam Meclis Başkanı istifa etti

Yayınlanma

Hükümet cuma günü yaptığı açıklamada, Vietnam Ulusal Meclis Başkanı Vuong Dinh Hue’nin “ihlalleri ve eksiklikleri” nedeniyle istifa ettiğini belirterek, ülkenin cumhurbaşkanının görevden alınmasından sadece birkaç hafta sonra yeni bir siyasi türbülans işareti verdi.

Meclis başkanı, Vietnam’da liderliğin en önemli dört “sütunu” arasında yer alıyor.

67 yaşındaki Hue, Vietnam’ın en güçlü makamı olan Komünist Parti sekreterliği için olası bir aday olarak lanse ediliyordu.

Komünist Parti Merkez Komitesi’nin açıklamasına yer veren hükümetin internet sitesinde “Yoldaş Vuong Dinh Hue’nin ihlalleri ve eksiklikleri kamuoyunda olumsuz bir izlenim yaratarak Parti’nin, Devlet’in ve kendisinin itibarını zedelemiştir” denildi.

Açıklamada, istifasının kabul edildiği ve Merkez Komite ile Politbüro’dan çıkarılacağı belirtildi. Açıklamada ihlallerin neler olduğu belirtilmedi.

Rüşvet iddiaları

Hue’nin istifası, yardımcısının bir altyapı şirketiyle ilgili rüşvet iddiaları nedeniyle tutuklandığının açıklanmasından sadece birkaç gün sonra geldi.

Vietnam’da yıllardır süren ve “kızgın fırın” olarak adlandırılan yolsuzlukla mücadele kampanyası kapsamında yüzlerce üst düzey devlet yetkilisi ve yüksek profilli şirket yöneticisi hakkında dava açıldı ya da istifaya zorlandı.

Hue’nin görevden ayrılması, Komünist Parti’nin parti kurallarını ihlal ettiğini söylemesinin ardından mart ayında Cumhurbaşkanı Vo Van Thuong’un görevden alınmasının ardından geldi.

Thuong, bir yıldan biraz daha uzun bir süre içinde görevinden ayrılan ikinci cumhurbaşkanı oldu. Değişiklikler ABD başta olmak üzere birçok yatırımcının teknoloji tedarik zincirlerini çeşitlendirme çabalarında Vietnam’a yöneldikleri bir döneme denk geldi. Uzmanlar, ülkenin bir yatırım hedefi olarak cazibesinin siyasi çalkantılardan etkilenebileceği konusunda uyardı.

Vietnam’daki yabancı ticaret odaları tarafından 650’den fazla iş dünyası lideriyle yapılan ve mart ayında yayınlanan bir anket, yabancı firmaların ülkeye en çok siyasi istikrarı nedeniyle ilgi gösterdiğini ortaya koydu.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japon yeni 34 yılın en düşük seviyesine geriledi

Yayınlanma

Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) faiz oranlarını koruma kararının ardından Japon para birimi yen cuma günü dolar karşısında son 34 yılın en düşük seviyesine ulaştı.

Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda’nın iki günlük toplantının sonunda yaptığı ve yakından izlenen basın toplantısı sırasında yen kademeli olarak 156.81’e kadar düştü. Para birimi, merkez bankasının bir önceki para politikası toplantısından bu yana değer kaybediyor.

Yen bu yıl dolar karşısında %9,7’lik düşüşle G10 ülkeleri arasında en kötü performans gösteren para birimi olurken, bunun başlıca nedeni ABD ve Japonya arasındaki tahvil getirileri arasındaki farkın 10 yıllık tahviller için 375 baz puanı aşması.

HSBC Asya FX araştırma müdürü Joey Chew, merkez bankasının son görünüm raporunun ocak ayındaki bir öncekinden daha şahin olduğunu düşünmesine rağmen, “Piyasa muhtemelen BOJ’un tahvil alımlarıyla ilgili duruşuna ilişkin ayrıntı eksikliği nedeniyle hayal kırıklığına uğradı” dedi.

Merkez bankası tahvil alımlarına ilişkin açıklamasında herhangi bir değişiklik yapmadı. Toplantıya girerken bazı analistler BOJ’un yendeki değer kaybını durdurmak için Japon devlet tahvili alımlarını azaltabileceğini tahmin ediyordu.

Cuma günü yayınlanan BOJ açıklamasına göre, piyasaların beklediği gibi, politika yapıcılar gecelik çağrı oranlarını sıfır ile %0,1 arasında yönlendirmeye karar verdi. Politika yapıcılar, enflasyon tahminlerini yükselterek önümüzdeki üç yıl boyunca %2 hedefine yakın kalacağını söyledi.

Müdahale gelecek mi?

Ekonomistler, yenin 34 yılın en düşük seviyesine gerilemesi göz önüne alındığında, “müdahale her an gelebilir” görüşünde. Ancak dolar çok güçlü olduğu için bir müdahalenin işe yarayıp yaramayacağı tartışmalı.

Japonya Maliye Bakanı Shunichi Suzuki çarşamba günü yaptığı açıklamada “piyasa hareketlerini yüksek bir aciliyet duygusuyla izlediğini” söyleyerek bir hamlenin gelebileceğini ima etti.

Geçtiğimiz hafta ABD, Japonya ve Güney Kore maliye bakanları yen ve won’un düşüşünden duydukları endişeyi dile getirerek iki Asya ülkesinin müdahaleye hazır olduğunu ima etmişlerdi.

Bank of America Securities’in baş Japonya döviz stratejisti Shusuke Yamada’ya göre, zayıf yenle ilgili kamuoyu duyarlılığının azalması hükümetin devreye girmesinin nedenlerinden biri.

Yamada, “Bu nedenle, yenin ABD doları karşısında daha fazla zayıflamasına izin vermek hükümet için siyasi olarak maliyetli olabilir” dedi.

Sumitomo Mitsui Banking Corp. baş döviz stratejisti Hirofumi Suzuki, güçlü ABD ekonomisi nedeniyle yende daha fazla düşüş öngören analistler arasında yer alıyor.

“Kişisel tüketim harcamaları deflatörü gibi ABD ekonomik göstergeleri, yeni daha da zayıflatabileceği için bir endişe kaynağı,” dedi ve ekledi: “Önümüzdeki hafta Japonya’da Altın Hafta nedeniyle piyasaların kapalı olacağı bir dönemde ABD ekonomik verileri nedeniyle yen daha da zayıflayabilir.”

Perşembe günü açıklanan rakamlara göre, ABD’nin ilk çeyrek gayrisafi yurtiçi hasılası beklenenden daha fazla soğumasına rağmen, ekonomi hala sağlam bir hızda büyüdü. Yerel saatle cuma sabahı açıklanacak olan kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksine göre ekonomistler mart ayında fiyatların bir önceki aya göre artmasını bekliyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Askeri Tıp Üniversitesini ziyaret eden Xi, ‘savaş alanına odaklanma’ çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping bir askeri tıp üniversitesini ziyaret etti ve öğrencilere ve askeri personele “savaş alanına odaklanmaları” çağrısında bulundu.

Devlet haber ajansı Xinhua’nın haberine göre Xi, salı günü güneybatıdaki megakent Chongqing’de bulunan Askeri Tıp Üniversitesi’ni ziyaret ederek üniversitenin savaş alanı tıbbı alanındaki akademik çalışmalarını inceledi ve savaş alanı acil tıbbi ekipmanlarını denetledi.

Çin’in güçlü Merkezi Askeri Komisyonu’nun ikinci sıradaki başkan yardımcısı General He Weidong, çarşamba günü sona eren Chongqing belediyesine yaptığı üç günlük inceleme gezisinin bir parçası olan üniversite ziyareti sırasında Xi’ye eşlik etti.

Xinhua’ya göre Xi, lojistik desteğin güçlendirilmesi, birliklerin savaş etkinliğinin arttırılması ve subay ve askerlerin fiziksel ve zihinsel refahının teşvik edilmesi çağrısında bulundu.

Xi, “Savaşa hazırlık için ahlaki eğitime ve personel eğitimine bağlı kalmak, eğitim ve öğretim reformlarını derinleştirmek ve ahlaki açıdan dürüst ve yetenekli yeni nesil askeri doktorlar yetiştirmek gerekiyor” dedi.

Askeri Tıp Üniversitesi, web sitesine göre yüksek irtifa askeri tıbbı, savaş travması tıbbı ve yanık tıbbı gibi alanlarda uzmanlaşmış.

Üniversite ayrıca travma, yanık ve kompozit yaralanmalar gibi yaralanmalar üzerine araştırmalar yapan Çin’in tek ulusal laboratuvarına da sahip.

‘İstikrarsız ve belirsiz dış ortama hazırlık’

Üniversiteden, “askeri tıbbi desteklediği ve Çin’in Kovid-19 müdahalesinde “askeri ihtiyaçlara ısrarla öncelik verdiği, yenilikçi gelişimi ilerlettiği ve önemli görevleri yerine getirmede başarılı olduğu” için övgüyle bahsedildi.

Xi, kurumu “uzmanlaşmış tıp alanlarında yenilikçi araştırmaları güçlü bir şekilde teşvik etmeye, geleneksel güçlü yönleri pekiştirmeye, gelişimin ön saflarını ele geçirmeye ve askeri tıp biliminde mükemmellik için çaba göstermeye” çağırdı.

Karmaşık bir dış ortamla karşı karşıya olan ve ABD’nin bölgedeki çevreleme hamlelerine maruz kalan Çin, Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) savaşa hazır olma durumunu iyileştiriyor ve askeri lojistik, personel eğitimi ve kilit silahlara daha fazla kaynak ayırıyor.

Geçen yılın eylül ayında PLA’nın Doğu Bölge Komutanlığı Genel Hastanesi, yaralı askerleri kurtarmak için sahra cerrahisi araçlarının bir kıyı savaş alanına koştuğu bir tıbbi destek tatbikatı düzenledi.

PLA Doğu Bölge Komutanlığı, Zhejiang eyaleti açıklarındaki adalardan yaralı askerleri kurtarmak için helikopter ve insansız hava araçlarının kullanımını test etti. Askeri analistler geçen yıl South China Morning Post’a yaptıkları açıklamada tatbikatın amacının kıyı adaları yakınlarında ve Tayvan Boğazı’nda olası bir askeri çatışmaya hazırlık olduğunu söylemişlerdi.

Çin’in yıllık askeri bütçesi son iki yılda yıllık yüzde 7,2 oranında artarak ülkenin 2024 yılı ekonomik büyüme hedefi olan yüzde 5’in üzerine çıktı.

Çin’in mart ayındaki yıllık parlamento oturumunda Ordu sözcüsü Wu Qian, artan savunma bütçesinin savaşa hazırlığı artırmaya ve “yurtiçi ve yurtdışında zorluklar devam ederken” savaşlara hazırlanmaya yönlendirileceğini söyledi.

“Karşılaştığımız güvenlik durumunun istikrarsızlığı ve belirsizliği arttı ve askeri mücadele görevi çetin ve külfetli” diyen Wu, uluslararası askeri çatışmaların patlak verdiğini ve Çin’in yurtiçindeki ayrılıkçılık karşıtı mücadelesinin “karmaşık ve acımasız” olduğunu sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English