Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Yellen’ın ziyaretinde Çin’in elektrikli araç sektörü gündemde olacak

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in önümüzdeki hafta Çin’e yapacağı ziyaret sırasında planlanan bir toplantıda Amerikan şirketlerine Çin’in özellikle güneş enerjisi ve elektrikli araçlardaki (EVs) endüstriyel kapasite fazlası konusunda danışması bekleniyor.

South China Morning Post’un edindiği bilgiye göre 5 Nisan günü öğleden sonra yapılacak olan belediye binası tarzındaki toplantı bir buçuk saat sürecek ve daha önce bildirilen 45 dakikanın iki katı uzunluğunda olacak. Toplantının güney metropolü Guangzhou’da, şehrin Shamian Adası’ndaki Doğu Sanat Enstitüsü’nde yapılması planlanıyor.

Yellen’in gezisi, kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi ikili gerginliklerin arttığı, ancak diyalog yollarının devam ettiği bir döneme denk geliyor.

ABD Hazine Bakanı Yellen, Çin gezisinde Amerikalı iş insanlarıyla görüşecek

Kapasite fazlası

Washington, Çin’in elektrikli araç ithalatını engellemek için harekete geçti ve Pekin kısa süre önce Dünya Ticaret Örgütü’ne, üreticilerini dışlamak için tasarlanan “ayrımcı” sübvansiyonlar olarak adlandırdığı uygulamalara karşı şikayette bulundu. Kapasite fazlası, yeni bir çatışma alanı olarak görülüyor.

Çarşamba günü Yellen, Georgia eyaletinin Norcross kentindeki bir güneş pili fabrikasında konuya değindi: “Aşırı kapasitenin sadece Amerikalı işçiler, firmalar ve küresel ekonomi için değil, aynı zamanda Çin ekonomisindeki verimlilik ve büyüme için de risk oluşturduğuna dair inancımı ileteceğim.”

“Çinli mevkidaşlarına bu sorunu ele almak üzere gerekli adımları atmaları için baskı yapacağını” söyleyen Yellen, Amerikan şirketleri ve işçileri için “eşit bir oyun alanı” yaratma sözü verdi.

Guangzhou ziyaretinin ardından Yellen, büyük olasılıkla Başbakan Yardımcısı He Lifeng, Ticaret Bakanı Wang Wentao ve Merkez Bankası Başkanı Pan Gongsheng olmak üzere üst düzey ekonomi yetkilileriyle görüşmek üzere Pekin’e gidecek.

Federal Rezerv’in eski başkanı olan Yellen, kamu görevinde bulunduğu süre boyunca Çinli yetkililerle makroekonomik ve mali konularda eski başbakan yardımcısı Liu He ile diyalog turları da dahil olmak üzere uzun yıllara dayanan deneyime sahip.

Nisan ayındaki ziyaretinin, geçen yılın sonlarında oluşturulan ikili ekonomik ve mali çalışma grubunun dördüncü toplantısıyla bağlantılı olacağı tahmin ediliyor. Önceki üç toplantıda çatışmasız, olumlu mesajlar verilmişti.

Amerikalı imalatçılar ve United Steelworkers sendikası tarafından 2007 yılında ortaklaşa kurulan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Alliance for American Manufacturing’in başkanı Scott Paul, “Çin’in kapasite fazlası son yirmi yılda Amerika’daki pek çok endüstriyi mahvetti” dedi.

‘Çin’in elektrikli araçlarının bolluğu yaklaşan bir tehdit’

Post’a koşuna Paul, “[Joe Biden] yönetimi ve Kongre’nin çok geç olmadan iş kayıplarını önlemek için mevcut ticaret araçlarını proaktif bir şekilde kullanması ve yenilerini geliştirmesi kritik önem taşıyor” dedi.

Şubat ayı sonunda yapılan bir açıklamada Beyaz Saray bu konuda sert bir dil kullanmış ve Çin menşeli elektrikli araçların potansiyel bolluğunu yaklaşan bir tehdit olarak nitelendirmişti.

“Çin’in politikaları pazarımızı kendi araçlarıyla doldurabilir” denilen açıklamada, “ulusal güvenliğimiz için risk oluşturabilir” denildi.

ABD hükümeti, “endişe kaynağı yabancı kuruluşlara” yönelik kısıtlamalar kapsamında Çin EV bataryalarını, batarya malzemelerini veya bunları içeren araçları vergi kredilerinden veya sübvansiyonlardan zaten hariç tuttu.

Avrupa Birliği de Çin’in elektrikli araç ihracatını kapsayan ve çift haneli cezai tarifelerin habercisi olabilecek kendi sübvansiyon karşıtı soruşturmasını başlattı.

Pekin: Ticareti siyasallaştırmayın

Pekin, Yellen’in gezisi öncesinde sözlü uyarı yaparak ticaretin siyasallaşması olarak gördüğü uygulamalara karşı kesin bir dille konuştu.

Pazartesi günü yayınlanan uzun bir yorum yazısında, devlet haber ajansı Xinhua, ihracatın ve ekonomik büyümenin itici gücü olarak görülen üç üründe (güneş panelleri, elektrikli araçlar ve lityum piller) aşırı kapasite korkusu yaydıkları için bazı Batılı kurumları eleştirdi.

Yazıda, “ABD liderliğindeki Batı, Çin’in değer zincirinde yukarı çıkma ve küresel ekonomik sistemdeki hakimiyetini sürdürme çabalarını boğmak için hegemonyasını kullanıyor” denildi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian perşembe günü yaptığı açıklamada Çin’in yeni enerji sektörünün sübvansiyonlar ve korumacılıktan ziyade küresel rekabet ortamında ürünlerinin kalitesi ve yenilikçilik sayesinde geliştiğini söyledi.

Lin, “Tedarik zincirini korumak ve hegemonyaya karşı çıkmak ABD dahil tüm tarafların sorumluluğudur” dedi.

DİPLOMASİ

The Economist: ABD’nin Ukrayna’ya yardımı, Rusya’nın avantajını dengelemeye yetmiyor

Yayınlanma

The Economist dergisi, ABD’nin yeni yardım paketinin Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmalarda sahip olduğu avantajı dengelemeye yetmeyeceğini yazdı.

Dergide yer bulan makalede, “Yeni silah tedariki Rusya’nın ateş gücü avantajını tamamen ortadan kaldırmayacak. Rusya’nın büyük nüfusu ve petrol zenginliği de yeni askerler bulmasını kolaylaştırıyor. Bu nedenle, Ukrayna’nın taarruz harekatları gerçekleştiremeyerek dezavantajlı durumda kalması muhtemel,” ifadelerine yer verildi.

Buna ek olarak, Batı’dan gelecek yardım konusundaki belirsizliğin devam ettiğine dikkat çekilen makalede, “Amerika, kasım ayındaki başkanlık ve Kongre seçimlerinden sonra Ukrayna’ya karşı çok daha az dostça davranabilir,” denildi.

Dergi, ayrıca Rusya’nın Ukrayna semalarındaki üstünlüğünü sürdürdüğüne ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin hava savunma teçhizatı ve mühimmat eksikliğine işaret etti.

Bu durumun Ukrayna mevzilerini savunmayı kayda değer ölçüde zorlaştırdığına vurgu yapılan makalede, Donetsk’te Ukrayna kontrolündeki Çasov Yar Yar kasabasını savunan tugayın komutanı Albay Pavlo Fedosenko’nun görüşlerine yer verildi ve Fedosenko, Ukrayna kuvvetlerinin burayı ‘muhtemelen’ elinde tutamayacağını itiraf etti.

Dergi, Ukrayna tarafının ayrıca ele geçirilmesi Rusya açısından ‘en büyük psikolojik zafer’ olacak Harkov’a yönelik olası bir taarruzdan da endişe duyduğunu belirtti.

Moskova’nın başarılı bir yaz taarruzunun ‘NATO’daki ve ABD’deki karar alıcılar nezdinde Ukrayna’nın uzun vadede direnme kabiliyetine ilişkin şüpheleri pekiştireceğini’ ve Beyaz Saray’a dönmesi halinde Donald Trump ile ‘olumlu bir anlaşmaya varma’ artıracağını tahmin etti.

Ancak makaleye göre Ukrayna, yakın gelecekte önemli miktarda yeni silah alırsa, Rusya’nın taarruzunu durdurma şansına sahip olabilir.

2025 yılında Avrupa ve ABD’deki silah üretim hacminin Rusya’nınkine eşit olabileceği ve Ukrayna ordusunun da o zamana kadar Rusya ordusunun ilerleyişini durdurabilmesi halinde Ukrayna’ya avantaj sağlayabileceği öne sürülen makalede, “Fakat uzun vadede Ukrayna’nın yaşayacağı en büyük sıkıntı mühimmat değil, insan gücü olacak ve bu açığı kapatması çok zor olacaktır,” değerlendirmesi yapıldı.

Ayrıca Ukraynalı askerlerin eğitim seviyesinin yetersizliği de ciddi bir sorun olarak kalmaya devam edeceği ve eğitimlerinin cephenin önemli bölümleri boş bırakılmadan da zor olacağı ifade edilen makalede, Ukrayna ordusunun ciddi bir taarruz potansiyeline ancak 2026 ve 2027’ye kadar ulaşabileceği vurgulandı.

Makalede şu ifadelere yer verildi:

“Özel görüşmelerde bazı Batılı yetkililer, çıkmazın en iyi ihtimalle uzun bir süre daha devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda, Ukrayna açısından stratejik bir zafer ve Rusya için yenilgi anlamına gelen, çatışmanın cephe hatları boyunca dondurulmasını ve Ukrayna’nın bazı bölgelerinin AB’ye ve daha düşük ihtimalle NATO’ya dahil edilmesini içeren bir barış anlaşması olabileceğini söylüyor.

Diğerleri ise Rusya’nın böyle bir anlaşmayı kabul etmesinden ya da takdir etmesinden ve Batılı ülkelerin Ukrayna’ya böyle bir barışı kabul etmesi için yeterli garantileri sağlamasından şüphe duyuyor. Rusya’yı zayıflatmanın er ya da geç Kremlin’i askerlerini geri çekmeye ve [Kiev ve müttefikleri için] daha elverişli bir anlaşmayı kabul etmeye zorlayacağı umuduyla Ukrayna’nın savaşmaya devam etmesini isteyenler de var.”

Polonya ve Litvanya, Ukrayna’nın savaş çağındaki erkekleri ülkelerine geri döndürmesine yardım edecek

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç Letonya’ya asker gönderecek

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson perşembe günü yaptığı açıklamada İsveç hükümetinin, ülkenin transatlantik ittifaka katkısının bir parçası olarak Letonya’daki NATO Çok Uluslu Gücüne küçük bir tabur göndereceğini duyurdu.

Kristersson’a göre İsveç yakında NATO ile ‘tam askeri entegrasyona’ ulaşacak ve ülkenin ittifaka katkısının bir parçası olarak en yeni üye, bir Stridsfordon 90 savaş aracı, bir Pansarterrängbil 360 arazi aracı ve bir Leopard tankıyla birlikte 2025 yılı başlarında Letonya’daki çok uluslu NATO gücüne yaklaşık 400-500 askerle katkıda bulunacak.

İsveç Başbakanı, “İsveç Silahlı Kuvvetleri şimdi İsveç’in katkısını hazırlamakla görevlendirilecek,” dedi.

Letonya’daki misyon, NATO’nun 2017 yılında üç Baltık ülkesi ve Polonya’da kurduğu İleri Kara Kuvvetlerinin (FLF) bir parçası. Fakat Ukrayna savaşının başlamasının ardından NATO Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da da bu tür kuvvetler kurmaya karar verdi.

Kristersson’a göre İsveç şu anda “sadece konuşlandırılabilecek askerlerden bahsediyor” fakat daha fazla deneyim gerektiği için tam eğitimli askerlerin de Letonya’ya gönderilip gönderilemeyeceği konusunda bilgi vermedi.

“Finlandiya, Norveç ve diğer ülkelerin bunu nasıl yaptığına yakından bakıyoruz. Fakat şu anda gündemimizde yok,” diyen Kristersson, yurtdışına asker göndererek İsveç’in güvenliğinin tehlikeye atılacağına inanmadığını da savundu.

NATO’nun savunmasının tam anlamıyla Letonya’da başladığını öne süren Kristersson, Letonya’da konuşlandırılacak İsveç askerlerinin daha da iyi eğitilmiş olarak geri döneceklerini sözlerine ekledi.

Tabur Kanada komutası altında olacak ve İsveç ordusu her altı ayda bir Riga’nın dışındaki Ādaži askeri üssünde Danimarka ordusu ile dönüşümlü olarak görev yapacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Pekin, 4 kişinin casusluktan tutuklanmasının ardından Alman Büyükelçisini protesto için çağırdı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı, Berlin’in Pekin için casusluk yapmakla suçlanan dört Alman vatandaşını tutuklaması üzerine Alman Büyükelçisini çağırdı.

Patricia Flor, X hesabından, “bu hafta dört Almanın Çin gizli servisleri için casusluk yaptıkları iddiasıyla tutuklanmasının ardından” perşembe günü Pekin’deki dışişleri bakanlığı tarafından çağrıldığını ve bunun “oldukça anlamlı bir hareket” olduğunu söyledi.

Flor tweetinde Almanya’nın “hangi ülkeden gelirse gelsin” casusluğa müsamaha göstermediğini yazdı.

Flor sözlerine şunları da ekledi: “Demokrasimizi ve anayasal devletimizi anayasal yollarla koruyoruz. Suçlamalarla ilgili kararı bağımsız bir mahkeme verecektir.”

Cuma günü Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin olağan basın toplantısında Pekin’in “asılsız suçlamaları nedeniyle Almanya’ya ciddi beyanlarda bulunduğunu” söyledi.

Sözcü, “Almanya’dan ikili ilişkilere zarar verme girişimlerine karşı uyanık olmasını, kısıtlamalarını güçlendirmesini, kötü niyetli spekülasyonları ve Çin karşıtı siyasi saçmalıkları derhal durdurmasını ve ikili ilişkilerin istikrarlı ve sağlıklı gelişimini etkin bir şekilde korumasını talep ediyoruz” dedi.

Tutuklama dalgası

Bu hafta başında Alman savcıların iki ayrı davada Çin için casusluk yaptığından şüphelenilen dört Alman’ı tutukladığını açıklaması ilişkileri gerdi.

Salı günü Berlin, Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Avrupa Parlamentosu üyesi Maximilian Krah’ın bir yardımcısını Çin istihbaratı için casusluk yaptığı şüphesiyle tutukladı.

AfD’nin haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde liste başı adayı olan Krah, Çin’le ilişkileri savunan açıklamalarıyla öne çıkıyordu.

Almanya Federal Savcılığı tarafından salı günü yapılan açıklamada, şüphelinin “Çin gizli servisinin bir çalışanı olduğu” ve “Almanya’daki Çinli muhalif figürler hakkında da casusluk yaptığı” iddia edildi.

Alman federal savcılarına göre, pazartesi günü üç Alman daha Çin istihbaratı için casusluk yaptıkları “güçlü şüphesiyle” tutuklandı.

Savcılar tarafından yapılan açıklamaya göre şüpheliler, “Çin’in deniz savaş gücünü genişletmek” amacıyla askeri uygulamaları olan hassas endüstriyel verileri toplamakla suçlandı.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser üç kişinin tutuklanmasının ardından yaptığı açıklamada “Çin casusluğunun iş dünyası, sanayi ve bilim alanlarında yarattığı önemli tehdidin farkındayız” dedi.

“Çin casusu” oldukları iddia edilen kişilerin tutuklanması, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un geçen hafta Çin’e yaptığı ve iki ülkenin ticari ilişkilerini geliştirme sözü verdiği ziyaretin ardından duyuruldu.

Pazartesi günü de İngiliz yetkililer, biri eski bir parlamento araştırmacısı olmak üzere iki kişiyi Çin adına casusluk yapmakla suçladı.

Londra’daki Çin Büyükelçiliği davayı “tamamen uydurma”, “kötü niyetli iftira” ve “Çin karşıtı siyasi manipülasyon” olarak nitelendirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English